Düşme, sert bir cisme çarpma, bir kaza hatta bir kırık sırasında derinin ya da etin kesilmesine yaralanma adı verilir. Yaranın mikrop kaparak işlemesini engellemek ve böylece onun bir an önce kabuk bağlayıp kaynamasını sağlamak için ister hafif, ister ağır olsun, bütün yaraların özenle tedavi edilmesi gerekir.
Yara, ağır ya da hafif oluşuna, büyüklüğüne ve bulunduğu organlara göre değişen bir kazadır. Sıyrıklar ve küçük kesikler daha çok çocukların başına gelen ve çabuk iyileşen yaralardır. Ne kadar küçük olursa olsun yine de yarayı mikrop kapmaması için temizlemek gerekir. Zira yaranın içine ince kumlar ve bol mikroplu tozlar girmiştir. Eğer yara kendi haline bırakılırsa, organizma mikropları kovmak için harekete geçer ve böylece yaranın kapanmasını geciktiren iltihap akıntıları başlar.
İlk yapılacak iş, ilâç sürmeden önce yaradaki bütün yabancı cisimleri gidermek için yarayı üstten büyük bir dikkatle temizlemektir. Kaynamış su, yoksa içme suyu ile temizlenen yaraya daha sonra mikrop öldürücü antiseptik bir maddeye batırılmış pamukla yaralının canını acıtmadan hafifçe pansuman yapılır; böyle temizlenen bir yara çabuk kapanır ve kabuk bağlar. Daha sonra da bu kabuk düşer, bazen yerinde hafif bir İz kalır.
Derin yara ve kesikler hekim ya da cerrah tarafından dikilir. Hekim yaranın iki ucunu karşı karşıya gelecek biçimde birleştirir, sonra dikiş ya da penslerle tutturur; yara kapanınca da dikişleri ya da pensleri çıkarır. Bu yöntem iyileşmeyi hızlandırır ve yara izinin mümkün olduğu kadar küçülmesini sağlar. Eğer derin yara kirli bir nesneyle açılmışsa o zaman tetanos aşısı yaptırmak zorunludur. Dolaylı yoldan yaraların kapanmasını sağlayan maddeler de vardır; antiseptikler ve vitaminler bunların başında gelir.