Atardamar, yürekten çıkan kanın içinden geçtiği kan damarlarıdır. Diğer bir ifade ile Atardamar, yüreğin sağ karıncığından akciğerlere, sol karıncığından da vücudun öteki yerlerine kan götüren damardır. Atardamar sertliği ise, atardamarların iç yüzlerinde yağ ve diğer bazı maddelerin birikimine bağlı olarak meydana gelen ve vücuttaki bütün damarları ilgilendiren bir damar rahatsızlığıdır.
Atardamar sertliği, önce kalbe yakın büyük atardamarlardan başlar ve zamanla diğer damarlar da hastalığa iştirak eder. Kalbi besleyen damarların (koronerlerin) ileri derecede daralmasıyla kalp şikayetleri başlar ve tedavi cihetine gidilmezse, tıkanma ile enfarktüs krizi meydana gelir ve umumiyetle birinci veya ikinci krizde ölüme sebeb olur.
Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl yarım milyondan fazla ölümün sebebini koroner atherosklerozun teşkil etmesi sebebiyle, üzerinde oldukça çalışılan bir konudur. Bu, bütün ölümlerin % 33″üne karşılık gelir. Avrupa memleketlerinde de ölümün ilk sebepleri arasındadır. Türkiye”de, kesin istatistikler olmamakla birlikte, orta derecede bir sebeb olarak kabul edilmektedir. Gelişmişlik derecesi arttıkça, bu sebeb ilk sıralara tırmanmaktadır.
Damar sertliği sadece kalp damarlarını değil, beyin, böbrek ve çevre damarlarını da ilgilendirir. Beyin damarlarının kireçlenmesine bağlı ölümler yine ABD”de kalp hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sırayı alır. Enfarktüs vak”alarının % 100″ünde beyin kanamaları ve şeker hastalığı vak”alarının ise % 50″sinde ölüm sebebi damar sertliğidir.
Damar duvarlarında çeşitli faktörlerin tesiriyle bir zedelenme meydana gelir. Normalde damar duvarına yapışmayan trombositler bu zedelenmiş bölgelerde kümeler yaparlar. Her yapışan trombosit bir çok müessir madde ifraz eder ve damar duvarındaki kas liflerinin çoğalmasına sebeb olur. Bu bölgelere kolesterol, fibrin ve kalsiyum birikmesiyle damar ileri derecede daralır. Daha ileri safhalarda damarın tamamen tıkanmasıyla, damarın beslendiği bölge kansız kalır ve bu durum organına göre belirti verir. Kalpte, göğüs ağrısından şoka kadar giden kalp bozuklukları olur ve gecikilen vak”aların yarısında, canlı ilk bir saat içinde ölür.
Beyinde olursa çeşitli felçler ortaya çıkar. İlk krizlerden sonra bu hastaların çok dikkatli takipleri gerekir.
Mikroskop altında bakılırsa aterom (damar sertliği) plaklarındaki kolesterin ile birlikte bağ dokusu ve kireç birikimi görülebilir. İnsan vücudu bir çok hayvanlardan farklı olarak kolestrini (kolesterol) bulamazsa kendisi üretir. Çünkü cinsiyet hormanları dahil bir çok mühim maddeye yapıtaşı teşkil eder. Bu yüzden damar sertliğinde sadece kolesterini suçlu tutmak uygun değildir. Esasen bilim adamları arasında damar sertliği mekanizması sebepleri arasında görüş birliğine varılmamıştır. Karaciğerde sentez edilen safra asidi ve safra boyaları serbest kolesterin haline döner. Esterleşen kolesterinin toplam kolesterine oranı normalde % 70″dir. Bu nisbetin azalması karaciğer kifayetsizliğini gösterir ki damar sertliğinde rol oynar.
Karaciğerde yağ toplanmasını azaltan ve yağları karaciğerden atan maddelere lipotropik maddeler denir. Kolin, Netiyonin, inositol ve B12 vitamini bunlardan olup fosfolipid metabolizmasını düzenler. Bu maddelerin de değişmeleri bozulunca, kolesterin seviyesi yükselir. Yağ ve kolesterin muhtevası ve damar sertliğine etkisi en çok olan madde domuz etidir.
Yapılan araştırmalar insanların tamamına yakın kısmının, damar sertliğinin ilk safhalarını geçirdiklerini göstermiştir. Üç yaşından büyüklerin hepsinde aortta bu tip bir bozukluğun mevcut olduğu; 20 yaşından büyüklerin hepsinde ise koroner damarlarda bu bozukluğun bulunduğu anlaşılmıştır. Damar genişliğinin yüzde sekseni kapanmadan genellikle belirti ortaya çıkmaz. Belirti çıkması umumiyetle kırk yaşından sonradır.
Damar sertliğini kolaylaştıran faktörler (Risk faktörleri):
1. Hiperlipidemi: Kanda yağ miktarının fazla olmasıdır. Burada suçlanan yağlı madde kolesteroldür. Normalde 100 milimetre kanda 230-250 mg kolesterol bulunur. Bunun 250 miligramı aşması tehlikeli addedilerek kontrol altına alınır.
2. Yüksek tansiyon,
3. Şeker hastalığı,
4. Sigara içmek,
5. Şişmanlık,
6. Hipotiroidili guatr.
Bunlar tesirleri oldukça fazla olan risk faktörleridir. Erkeklerde damar sertliği kadınlardan üç misli fazladır. A grubu kana sahip olanlar diğerlerinden daha çok risk altındadırlar. Hareketsiz kişiler hareketlilerden daha çok hastalığa tutulurlar. Hamileliklerinde preeklampsi denilen rahatsızlığı geçiren kadınlar daha risklidirler.
Atardamar sertliği Tedavisi
1. Kan kolesterolü yüksek olan bir şahıs, doktor kontrolü altında tutulmalıdır. Önce yukarıdaki hastalıkların mevcud olup olmadığı araştırılır; varsa tedavi edilir.
2. Kolesterol düşürücü perhiz yapılır. Bunun için margarin ve hayvani yağları kesin olarak yememelidir. Mesela, yumurta sarısı, süt, beyaz peynir, kaymak, tereyağı, beyin, iç organ etleri, havyar, çikolata, ceviz, fındık, badem, hurma vb. yasaktır. Sıvı nebati yağ kullanılmalıdır. Ayçiçek yağı, mısır yağı, pamuk yağı, soya yağı gibi. Bu yağların hidrojenizasyon yolu ile elde edilen margarinleri, yüksek sıcakta hidrojenlendirildiklerinden vücud ısısında kafi miktarda moleküllere ayrılamazlar. Küçük zerrecikler halinde kanda dolaşırlar. Bu ise damar sertliği için çok uygun bir zemin teşkil eder. Bu hususta kaydedilmesi zaruri olan bir bilgi vardır.
Dünyaca meşhur bazı tıp mecmualarında, az miktardaki alkolün damar sertliğini önleyebileceği ileri sürülmüştür. Fakat şimdiye kadar hiçbir araştırmada, alkolün damar sertliğini önleyici olduğu tesbit edilememiştir. Çünkü kolesterol seviyesindeki artış, damar sertliğinin anahtar mekanizması değildir. Öyle olmuş olsaydı alkolün bu hastalığı önlemesi gerekirdi. Kısacası, damar sertliğinin mekanizması hakkında son söz söylenmeden yetersiz araştırma neticelerine göre kesin gibi konuşanlar ilme aykırı bir davranış içindedirler. Alkol direkt olarak karaciğerde yağ metabolizmasını bozarak çeşitli hastalıklara sebeb olmaktadır. Çeşitli düşüncelerle alkolü tavsiye edenlere kesinlikle güvenmemelidir. Nazari küçük faydaları vardır iddialarına güvenerek vücudu tamamen harap eden alkolü kullanmamalı, çok daha tehlikeli hastalıklara tutulmamalıdır.