Akciğer, insandaki solunum sisteminin en önemli organıdır. Diğer bir ifade ile akciğer, göğüs boşluğunun büyük bir bölümünü dolduran, sağlı sollu iki parçadan oluşan, solunuma yarayan ve bu yolla kanı temizleyen organdır. İnsandan başka birçok omurgalı hayvanlarda da akciğerler, solunum organı olarak görev yaparlar. Soluk alındığında burun ve ağızdan giren hava, nefes borusu ve bronşlardan geçerek akciğerlere girer. Toplardamarlarla gelen ve karbondioksiti fazla olan kan (kirli kan) burada temizlenir. Göğüs boşluğunda bulunan ve göğüs kafesi vasıtasıyla korunan akciğer, gene koruyucu bir zar olan (pleura) ile sarılmışlardır. Yeni doğan bir bebeğin akciğerleri, parlak pembe renktedir. Daha sonra grileşmeye başlar ve yaş ilerledikçe koyulaşarak sonunda hemen hemen bütünüyle siyah bir renk alır.
Bu koyulaşmaya, solunumla alınan havadaki tozlar ve öteki maddeler yol açar, Şehirde yaşayan ve sigara içenlerin akciğerleri, havası güzel yerlerde yaşayanların ve sigara içmeyenkilerinkine göre daha siyahtır. Akciğerlerin yapılan esnek ve süngerimsidir. Biri sağ, diğeri sol olmak üzere iki tanedir. Sağ akciğer, lob denilen üç parçadan meydana gelmiştir. Sol akciğerin bir parçası eksiktir, yani iki lobludur. Eksik parçanın yerine kalb yerleşmiştir. Bunun için sağ akciğer sol akciğerden büyüktür. Yetişkin insanlarda sağ akciğer yaklaşık 700, sol akciğer de 600 gram ağırlığında olur.
Akciğerlerin iç yüzlerindeki giriş yerlerinden (hiluslarndan) broşlar, atardamarlar, toplardamarlar ve akkan damarları girer ve çıkar. Akciğerlere giren bronşlardan sağdaki üç, soldaki iki kola ayrıldıktan sonra, loblara doğru yönelirler. Bunlar da, birçok dal ve dalcıklara ayrıldıktan sonra lobçuklara giderler.
Akciğerler, ortalama 1 cm hacimindeki birçok parçacıklardan meydana gelmiştir. Altıgen biçiminde olan bu parçalara lobçuk (lobulus) denir. Sağ akciğerde yaklaşık 800, sol akciğerde de 700 kadar lobçuk vardır. Herbiri 1 cm çapındadır. Lobçuğa gelen bronş dalcığı, birçok bronşcuklara ayrılır. Bronş dalcıkları, üzüm salkımını andıran hava peteklerinde sona erer. Her petek, üzüm taneleri biçiminde “alveol” adı verilen keseciklerden meydana gelmiştir. Bir insanda alveol sayısı yaklaşık 300 milyon kadardır. Alveollerin hava ile temas eden yüzeylerinin alanı 55-100 m arasındadır.
Nefes alıp vermede akciğerlerin görevlerine gelince; nefes alındığı zaman, hava burundan ve ağızdan girer. Yutak, gırtlak, nefes borusu ve bronşlardan geçerek akciğer keseciklerine (alveollere) gider. Alveollerin görevi, bedende metabolizmanın artık ürünü olarak açığa çıkan karbondioksitin atılmasıdır. Karbondioksit, dokulardan akciğerlere, alyuvarların üzerinde ve kanda erimiş olarak gelir. Akciğere gelen bu kana kirli kan denir. Alveollerde nefes alma sırasında, havaya karbondioksit geçer ve temiz havadan da alyuvarlara oksijen geçer. Böylece kirli kan temiz kana dönüşmüş olur. Daha sonra nefes verme ile akciğerde karbondioksit miktarı artmış olan hava atılır ve yeni bir nefes ile temiz hava alınır. Oksijenlenmiş kan, bedenin öteki bölümlerine akar; alyuvarlar, dokularda oksijeni açığa çıkarır ve karbondioksiti alırlar.
Akciğerlerin hacmi kişiden kişiye değişirse de, bütünüyle şişmiş bir akciğerin hacmi, yetişkin bir kişide ortalama 6.500 cm dür. Bu hacimdeki havanın hepsi, nefes vermeyle bir seferde atılamaz. Yetişkin bir kişide en derin nefes verme hareketi sırasında çıkarılan ortalama hacim 3.500 cm civarındadır. Buna “Soluk verme hacmi” denir. Normal bir nefeste ortalama 500 cm hava alınıp verilebilir. Dakikada 12-14 defa nefes alıp verilebiliyor. Bir dakikada 6-7 litre hava alınıp verilir. Yine bir dakikada 250 cm oksijen alınırken 200 cm karbondioksit dışarı atılır.
Solunum hareketleri, istek dışı olan, otomatikleşmiş hareketlerdir. Ancak istekle de solunum durdurulup başlatılabilir. Nefes alma hareketi aktiftir, yani enerji harcanarak yapılır. Nefes verme ise, bir balonun sönmesi gibi pasiftir. Nefes alıp verme hareketlerinde, kaburgalar arası kaslar ve diyafram kası rol oynar. Diyafram kası, en önemli solunum kası olup göğüs boşluğunu karın boşluğundan ayıran, yassı ve kubbe biçimi bir kastır. Diyafram kasıldığı zaman aşağı doğru iner, aynı anda kasılan kaburgalar arası kaslar da göğüs kafesini yükseltir. Böylece göğüs kafesi genişler ve hava akciğerleri doldurur.
Akciğerlerde çok çeşitli hastalıklar görülebilir. Bu hastalıklar bazen sadece solunum yolları, kan damarları veya akciğer dokusu ile sınırlı iken, bazen de bütün akciğer dokusunu etkiler. Zatürre, sadece akciğer dokusu ile sınırlı kalan hastalıklara örnektir. Umumiyetle bakteriler, bazen de virüsler tarafından meydana getirilir. Bronşit sadece bronşlarda olan bir hastalıktır. Bu hastalık, bronşlardaki hava akımını ve gaz alış-verişini bozar. Sigara içmek ve tahriş edici maddelere maruz kalmak amfizem hastalığının meydana gelmesinde rol oynar. Amfizemde alveoller genişler, alveol duvarı ve bronşioller harap olur. Astım, akciğerlerin allerjik bir hastalığıdır. Bronşlarda nöbetlerle giden daralmalar olur. Kömür tozu, asbest parçacıkları ve diğer tozlar alveolleri etkileyerek akciğerin bağdokusundaki kalınlaşmaya yol açarlar. Solunum yollarının herhangi bir yerinde habis tümörler meydana gelebilir. Akciğer hastalıkları geciktirilmeden tedavi edilmelidir.