Çok eski çağlardan beri, bütün insanlardaki kanların birbirine benzemediği biliniyordu. Bu benzememenin sebebi ancak 1940 yılında anlaşılabildi. Amerikalı doktor Karl Lands teiner ve arkadaşı A. S. Wienerin yaptıkları araştırmalar sonunda alyuvarların üstünde henüz formülü bilinmeyen ve kanın gruplara ay rılmasına sebep olan kimyasal bir madde olduğu ortaya çıktı. Bu iki doktor denemelerini RHESUS adlı küçük bir maymun üzerinde yaptıkları ve alyuvarların insan alyuvarlarına çok uyduğu görüldüğünden kan grupları ayırımında (RH) simgesi kullanılmaktadır. İkinci ayırım pozitif ve negatif şeklinde yapılmaktadır. Rhesusfün kanına uygun olan kanlar pozitif, uymayanlar da negatif olarak değerlendirilmektedir.
Daha sonra bilim adamları yaptıkları denemeler sonunda bütün insanlardaki kanların birbirine benzemediğini, bazı farklı özellikler taşıdığını tespit etmişler ve insan kanını dört gruba ayırmışlardır : A, B, AB, O. Bunlara kan grupları adı verilmiştir. A grubundan bir insana B grubundan bir insanın kanı nakledildiği zaman alyuvarların birbirine yapışıp dibe çöktüğü, damarları tıkadığı, oksijen alıp vermeyi güçleştirdiği ve bu durumun çok defa ölüme yol açtığı görülmüştür.
Her kan grubu kendi grubundan olan kanı kabul etmektedir. AB grubu diğer gruplardan kan alabilir, ama diğer gruplara kan veremez. O grubu ise her gruba kan verebilir, ama kendi grubundan başka bir gruptan kan alamaz.
Şimdi gerek tıpta, gerekse pratik alanda tosan kanı gruplandırılırken: A. RH. negatif , A. RH. pozitif, B. RH. negatif, B. RH.pozitif, AB. KH. negatif,AB. RH. pozitif, O. RH. negatif, O. RH. pozitif şeklinde söylenmektedir.
Kan grupları ya uçlarından alınan kan ile yada damarlardan alınan kanları labaratuvarda incelemesinden sonra tayin edilir.
Kan grupları nelerdir?
A grubu RH negatif: Kan gurubunu belirleyecek olan A genine sahip olan ve içeriğinde RH faktörü bulunan kan grubudur.
A grubu RH pozitif: Kanın içeriğinde A geninin bulunması, fakat RH faktörünün bulunmadığı kan grubudur.
B grubu RH negatif: Kan grubunu belirleyecek olan B genine sahip, RH faktörünün bulunmadığı kan grubudur.
B grubu RH pozitif: Kan grubu içerisinde B geninin ve RH faktörünün bulunduğu gruplardır.
AB grubu RH negatif: Kanın içeriğinde hem A, hem B geninin olması, RH faktörünün bulunmadığı gruplardır.
AB grubu RH pozitif: Kan gruplarını belirleyen A ve B genlerine sahip, RH faktörünü bünyesinde bulunduran kan grubudur.
0 grubu RH negatif: Kanın içeriğinde A ve B genlerinden hiç birinin bulunmadığı, RH faktörünün de olmadığı gruplardır.
0 grubu RH pozitif: Kanda A ve B genlerinin bulunmadığı fakat, RH faktörünün bulunduğu kan grubudur.
Kan gruplarının görevi nedir?
Grupları belirleyen A ve B genleri, kandaki A ve B proteinlerinin hangisinin alyuvar çeperinde bulunacağını belirler. Bunlardan AB grubunda her iki protein bulunurken,0 grubundan iki proteinde bulunmaz. Kan grubunu belirleyen proteinler, aglütinojen olarak adlandırılır. Vücuda farklı bir kan grubunun girmesini önleyen aglütinin adında antikorlarda kanda bulunur.
Kan gruplarının anne babadan çocuğa aktarımı nasıl olur?
Anne babadan çocuğa kan grupları Mendel kanunlarına göre aktarılır. Buna göre bir anneden alınacak gen, birde babadan alınacak gen çocuğun kan grubunu belirleyecektir. Anne ve babadan gelen genler aynı karakteri taşıyorsa homozigot, farklı karakterlerde genler taşıyorlarsa heterozigot olarak adlandırılır. Homozigot anne ve babanın çocukları aynı kan grubundan olacaktır. Bir raya gelen iki gen arasında baskınlık ve çekiniklik özelliği bulunacaktır. Baskın olan gen diğerini bastıracak, özelliklerini kapatacaktır. Kişi B0 genlerine sahipse B, 00 genlerine sahipse 0 kan grubu meydana gelecektir.
Mendel kanunlarına göre;
Eşlerden biri AB grubuna sahipse, 0 grubu çocuklar, 0 grubuna sahip bir eş olması durumunda AB grubuna sahip çocuklar olmayacaktır.
Eşlerden her ikisi de AB grubuna sahipse, çocuklar A, B ve AB kan gruplarından olacaktır.
Eşlerden biri A, diğeri B grubuna sahipse, çocuklar A, B, AB ve 0 grubuna sahip olabilirler.
Eşlerden biri 0 kan grubunda, diğeri AB kan grubuna sahip olduğunda çocuklar daima A ve B kan gruplarından olacaktır.
Kan Uyuşmazlığı Nedir?
Kan uyuşmazlığı anne kanında çocuğun kan grubuna karşı gelişen antikorların çocukta hastalık yapmasıdır.
Gerek AB0 gerekse Rh sisteminde anne ile çocuk arasında kan uyuşmazlığı görülebilir. AB0 uyuşmazlığı Rh uyuşmazlığına göre daha sık görülmesine rağmen daha iyi seyreder, sarılık daha ender görülür, çocukta kalıcı hastalık yapma riski daha azdır, nadiren bebeğin kanının değişmesi gerekir. Rh uyuşmazlığı ise daha nadir görülür ancak kötü seyirlidir; sıklıkla sarılık yapar,çoğunlukla bebeğin kanının değişmesi gerekir, iyi tedavi edilemezse kalıcı arazlara yol açar veya ölümle sonuçlanabilir.
Rh negatif annenin Rh pozitif çocuğu olursa uyuşmazlık söz konusudur. Rh negatif bir annenin Rh pozitif bir çocuğu olması için baba Rh pozitif olmalıdır. Ancak şu da bilinmelidir ki Rh pozitif bir baba ile Rh negatif bir anneden Rh negatif bir çocuk da doğabilir. Böyle bir durumda uyuşmazlık yoktur. Diğer taraftan annenin Rh pozitif çocuğun Rh negatif olduğu durumda da uyuşmazlık söz konusu değildir.
Annenin Rh negatif babanın Rh pozitif olduğu durumlarda gebeliğin dikkatli takibi ile her hangi bir risk olmaksızın sağlıklı bebekler doğar.
Gebelik takibinde annenin kanında normalde olmaması gereken anti-Rh (anti-D) araştırılır, bu teste indirek coombs testi denilir. Doğum sonrası bebekte anneden geçen antikorların aranmasına ise direk coombs testi denilir.
Tedavide amaç annenin Rh antikorları oluşturmasını engellemektir. Bunun sağlamak için kan grubu Rh negatif ve eşi Rh pozitif olan gebelere 28. haftada anti-D (Rhogam) iğnesi yapılır. Doğumdan sonra bebeğin kan grubu pozitif ise ilk 72 saat içinde yeniden anti-D yapılmalıdır. Düşük, dış gebelik, kürtaj gibi durumlarda da müdahaleyi takiben anti-D yapılır.
Sonuç olarak kan uyuşmazlığı şüphesi olan çiftlerin (Rh negatif anne ve Rh pozitif baba) çocuk sahibi olma konusunda endişeye kapılmamaları gerekir; itinalı gebelik takibi ve gerekli tedavi ile normal sağlıklı bebekleri olmaması için hiçbir neden yoktur.
Kanın Yapısı Ve Görevleri
Kan; geçmişten günümüze sağlık ve yaşamın temel simgesi olarak görülmüş, modern tıpta “tek kaynağı insan olan yaşamsal bir ilaç” olarak kabul görmektedir.
Kalbe gelen kan pompalanarak, damar içinde yol alır. Kan; damarlarımızda bir nehir gibi dolaşarak vücuttaki tüm hücrelere besin ve oksijen taşır. Hormonların taşınması, hastalık etkenleriyle (virüs, bakteri v.b.) savaş, pıhtılaşma gibi birçok konuda da görevlidir.
Aynı zamanda hücreler tarafından oluşturulan karbondioksit, atık ve zehirli maddeleri de hücrelerden alarak ilgili organlara taşır.
Birincil önem taşıyan görevi oksijenin taşınmasıdır. Yeterince oksijen taşınmazsa;
Dokular ve organların görevlerinde aksamalar olur.
Aksamalar öncelikle yaşamsal önemi olmayan organlarda görülür (kas ve deri gibi).
Kalp, beyin gibi doku ve organlar korunur. Oksijensizlik ilerlerse bu organ ve dokular da etkilenir.
İnsan Vücudundaki Kan Miktarı
Normal bir insanda 5000-6000 mL (5-6 litre) kadar kan bulunmaktadır. Ortalama vücut ağırlığının % 8″ini oluşturur.
Kanın;
– % 40-50′si hücrelerden
– % 50-60″ı sıvı kısım olan plazmadan meydana gelmektedir.
Kan hücreleri
Kemik iliğinde üretilirler. Kemik iliği gerektiğinde bu hücrelerin üretilmesini hızlandırabilir. Üçe ayrılırlar.
1) Alyuvar (Eritrosit)
2) Akyuvar (Lökosit)
3) Kan Pulcukları (Trombosit)
Alyuvarlar (Eritrosit)
– İçlerindeki hemoglobin sayesinde oksijen ve karbondioksit taşınmasında rol oynar.
– Kana kırmızı rengini veren hücredir.
– 1 mm3 kanda ortalama 5 milyon alyuvar bulunur.
– İnsan vücudunda 120 gün yaşar.
Akyuvarlar (Lökosit)
– Yabancı maddelerle veya hastalık etkenleriyle ( virüs, bakteri v. b. ) karşılaştığımızda vücudumuzu koruyan savunma hücreleridir.
– Hastalık etkeni vücudumuza girdikten sonra akyuvarlar antikor üretirler. Bu antikorlar hastalık etkenine karşı savaşırlar.
– Her bulaşıcı hastalığın pencere dönemi dediğimiz bir dönemi vardır.
– Bu dönemde hem hastalık etkeni hem de antikorlar savaş için çoğalırlar.
– Eğer bu dönemde test yapılırsa; etken belirli seviyeye gelmediği için hastalık saptanamaz.
– Akyuvarların birçok çeşidi olmakla birlikte, her çeşidin yaşam süresi farklıdır.
– 1 mm3 kanda ortalama 6 – 10 bin kadar akyuvar bulunur.
Plazma;
Kanın sıvı kısmına plazma denir. Tüm kan hücreleri bu sıvı içerisinde bulunur. Plazma;
– Su (% 92),
– Elektrolitler (sodyum, potasyum, klor v.b.),
– Albumin, globulin, immünglobulin gibi yaşamsal proteinlerden oluşur.