Münafikun Suresi, Kur’an-ı Kerim’in altmış üçüncü sûresi olup Medine döneminde inmiştir ve 11 âyettir. Hac sûresinden sonra nâzil olmuştur. Sûre, münafıkların genel karakter ve özelliklerinden bahsettiği için bu adı almıştır.
Münafikun suresi 1. ayet arapça yazılışı
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
إِذَا جَآءَكَ ٱلْمُنَٰفِقُونَ قَالُوا۟ نَشْهَدُ إِنَّكَ لَرَسُولُ ٱللَّهِ ۗ وَٱللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّكَ لَرَسُولُهُۥ وَٱللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّ ٱلْمُنَٰفِقِينَ لَكَٰذِبُونَ
Münafikun suresi 1. ayet okunuşu
İzâ câekel munâfikûne kâlû neşhedu inneke le resûlullâh(resûlullâhi), vallâhu ya’lemu inneke le resûluh(resûluhu), vallâhu yeşhedu innel munâfikîne le kâzibûn(kâzibûne).
Münafikun suresi 1. ayet meali (anlamı)
Diyanet İşleri (Yeni) Meali: (Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, “Senin, elbette Allah’ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz” derler. Allah senin, elbette kendisinin peygamberi olduğunu biliyor. (Fakat) Allah, o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali: Münafıklar sana geldikleri vakit: “Şahitlik ederiz ki sen muhakkak Allah’ın elçisisin.” derler. Senin mutlaka kendisinin elçisi olduğunu Allah bilir ve Allah münafıkların yalancı olduklarına şahitlik eder.
Ömer Çelik Meali: Rasûlüm! Münafıklar sana geldikleri zaman: “Şâhitlik ederiz ki, sen gerçekten Allah’ın Rasûlü’sün!” derler. Allah, senin kendi Rasûlü olduğunu elbette biliyor. Bununla beraber Allah şâhitlik eder ki, münafıklar kesinlikle yalan söylemektedir.
Münafikun suresi 1. ayet Tefsiri
Münafıklar, dilleriyle inandıklarını söyleyip kalpleriyle inkâr eden kimselerdir. Bunlar ikiyüzlüdürler. Gerçekte iman etmedikleri halde öyle görünmeye çalışırlar. Bu sebeple onlar aynı zamanda gösteriş yapmaktadırlar. Onlar bu yalancılık ve ikiyüzlülüğü Resûlullah (s.a.s.)’e de yapıyorlardı. Gerçekte inanmadıkları halde “sen mutlaka Allah’ın peygamberisin” diye yemin ediyorlardı. Cenâb-ı Hak bu âyetlerde onların kesinlikle yalan söylediklerini haber vermektedir. Çünkü onlar yeminlerini kalkan edinip, o şekilde kendilerini mü’minlerden gelecek tehlikelere karşı koruma altına alarak, gizliden gizliye Allah yolundan yan çiziyor, başkalarını da o yoldan uzaklaştırıyorlardı. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiş ve gerçeği anlamayacak hale gelmişlerdi.