Meryem Suresi; Kur’an-ı Kerim’in on dokuzuncu sûresi olup Mekke döneminde inmiştir ve 98 âyettir. Bazı tefsir bilginlerine göre 58 ve 71. âyetler Medine döneminde inmiştir. Sûre, Meryem’in, oğlu İsa’yı nasıl dünyaya getirdiğini anlattığı için bu adla anılmıştır. Adını onaltıncı âyetinde geçen Meryem kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca, tevhit inancını yerleştirmek amacıyla bazı peygamberlerin kıssaları ve kıyamet sahneleri konu edilmektedir. Sûrenin gayesi, Mekke’de inen diğer sûrelerde olduğu gibi, Yüce Allah’ın kendisine lâyık olmayan şeylerden uzak olduğunu ifade ederek, tevhid inancını yerleştirmek, öldükten sonra dirilmeyi ve âhirette hesaba çekilmeyi ispat etmektir.
Meryem suresi 96. ayet arapça yazılışı
اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمٰنُ وُداًّ
Meryem suresi 96. ayet okunuşu
İnnellezine amenu ve amilus salihati se yec’alu lehumur rahmanu vudda.
Meryem suresi 96. ayet meali (anlamı)
Diyanet İşleri (Yeni) Meali: İnanıp salih ameller işleyenler için Rahmân, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali: İman edip, salih amel işleyenler var ya, Rahmân (olan Allah) onları (gönüllere) sevdirecektir.
Ömer Çelik Meali: İman edip sâlih ameller işleyenler için Rahmân, gönüllerde bir sevgi meydana getirecektir.
Meryem suresi 96. ayet tefsiri
Kulun Allah tarafından ve insanlar tarafından sevilmesine vesile olan en mühim vesileler “iman ve sâlih ameller”dir. Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Yüce Allah bir kulu sevdi mi, Cebrâil’e: «Allah filânı seviyor, onu sen de sev» diye emreder. Bunun üzerine Cebrâil de o kulu sever, sonra gök halkına: «Allah filanı gerçekten seviyor; onu siz de sevin» diye hitap eder. Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra da yeryüzündekilerin gönlünde o kimseye karşı bir sevgi uyanır. İşle Yüce Allah’ın: «Onlar için Rahman gönüllerde bir sevgi meydana getirecektir» (Meryem 19/96) buyruğu bunu anlatır.” (Buhârî, Edeb 41; Tevhid 33; Müslim, Birr 157)
Görüldüğü üzere iman tohumu kalp toprağına düşüp sâlih ameller suyuyla sulanınca artar ve meyve verinceye kadar gelişir. Onun meyvesi; Allah’ın, peygamberlerin, meleklerin ve bütün mü’minlerin sevgisidir. Nitekim Allah Teâlâ: “O ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir durur” (İbrâhim 14/25) buyurur.
Hz. Ömer (r.a.) der ki: “Üç şey kardeşinin kalbine sevgiyi yerleştirir:
* Ona önce senin selam vermen,
* Mecliste ona yer vermen,
* Onu en sevdiği isimlerle çağırman.”
İşte Kur’ân-ı Kerîm’in iniş gayesi, insanlara Allah’ı sevmenin ve hem Allah hem de kulları tarafından sevilmenin yollarını tüm ihtişamıyla göstermektir. (Ömer Çelik Tefsiri)