Abese suresi, Kuran-ı Kerim’in 80. suresi olup Mekke’de inmiştir. Sure 42 ayetten oluşur. Kendisinden önce Nazi’at Suresi, kendisinden sonra Tekvir Suresi suresi nazil olmuştur. Sûre, adını birinci âyetteki “abese” fiilinden almıştır. “Abese”, yüzünü ekşitmek, buruşturmak, surat asmak, bir şeyden hoşlanmadığını yüz ifadeleriyle bu şekilde belirtmek anlamına gelmektedir. Sûrede başlıca, itikat, peygamberlik, Allah’ın kudreti ve kıyamet hâlleri konu edilmektedir. İniş nedeni şöyle açıklanır: Abdullah bin Ümm-i Mektum adında gözleri görmeyen biri, Hz Muhammed (sav) bir başkasıyla konuşurken içeri girmiş: “Ya Muhammed: Allah’ın sana öğrettiği bilimden sen de bana öğret” demiş ve bu sözleri birkaç kez yinelemiş. Hz Muhammed (sav) hiç yanıt vermediği gibi, konuşmasının kesilmesine canı sıkıldığından başını başka yere çevirmiş. Ancak, peygamberin bu tavrı Allah tarafından hoş karşılanmamış ve “Abese Suresi”ni indirerek Hazreti Muhammed’i kendisinden hangi koşul ve durumda olursa olsun bir istekte bulunanlara karşı güleryüz göstermesi yolunda uyarmıştır.
Abese Suresi dinle
ABESE SURESİ
Bismillâhirrahmânirrahîm
1,2.Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.
3. (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,
4. Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.
5. Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;
6. Sen, ona yöneliyorsun.
7. (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!
8,9,10. Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
11.Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.
12.Dileyen ondan öğüt alır.
13,14,15,16.O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.
17.Kahrolası (inkârcı) insan! Ne nankördür o!
18.Allah, onu hangi şeyden yarattı?
19.Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.
20.Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
21.Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.
22.Sonra, dilediği vakit onu diriltir.
23.Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)
24.Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!
25.Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.
26.Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık!
27,28,29,30,31,32.Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
33,34,35,36,37.Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
38.O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,
39.Gülerler, sevinirler.
40.O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.
41.Onları bir siyahlık bürür.
42.İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.