Müsaade; izin, uygun, elverişli olma, elverişlilik gibi anlamlara gelir. İşte müsaade kelimesi ile igili cümleler.
– Kimsenin dışarı çıkmasına müsaade etmedi.
– Bu kadar cezbeli bir adamın orduda bulunmasına müsâade etmek ateşle oynamanın ta kendisiydi. (A. H. Tanpınar)
– Müsaade ederseniz, ben sonraki durakta ineceğim.
– Buraya gelecekmiş, müsâade buyurursanız gizleneceğim. (P. Safâ)
– Böyle devam etmesine müsaade edemem.
– Ayrıca Saray Kütüphanesi’ne dilediğim kadar girip çıkma müsaadesi bahşettiler. (A. Kabaklı)
– Beni görünce yol açarak ileri geçmeme müsâade ettiler. (K. Nâdir)
– … hava açmış, uzunca bir kır gezintisi yapmamıza müsâade etmişti. (R. N. Güntekin)
– Yaparım, fakat ne zaman bilemem. Vaktimin müsâadesine bağlı.
– Liman da sefere müsâade etti. (B. Felek)
– Hava durumu müsaade ederse, yarın pikniğe gideceğiz.