Modern; İçinde bulunulan zamâna, yaşanılan çağa uygun, çağdaş, yeni, asrî, yaşanılan çağın zevkini aksettiren gibi anlamlara gelir. İşte modern kelimesi ile ilgili cümleler.
– … ben de şimdilik vatandaşlarıma modern sosyetenin kaide ve inceliklerini öğretmekle meşgul olacağım. (R. N. Güntekin)
– İçeri pazarlarının ekonomik organizasyonu, bugün, hâlâ birçok modern memleketlerde misal olarak alınacak kadar mükemmeldi. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Sovyet sefâreti, modern mîmârînin kendisini aradığı bu 1920 yıllarının en atılgan tecrübelerinden biriydi ve daha ziyâde büyük bir vapura benziyordu. (A. H. Tanpınar)
– Bugün artık modern yolculuk vâsıtaları istemediklerimizle bizi kenetlenmekten kurtarıyor. (R. H. Karay)
– Portakal, limon, Malta eriği, manolya ağaçlarıyla süslü bir koru içinde modern bir şato… (N. F. Kısakürek)
– Bilmeyenin elinde en modern aletler bir maden külçesi hâline gelir. (M. Kaplan)
– Şimdi iyilermiş, İzmir’de incir ve tütün tüccarlığı yapan kayınpederinin işlerini yeni ve modern bir mali anlayışla ele alıyormuş. (O. Pamuk)
– Doğumumdan bu yana modern türkiye Türkçesi’nin geçirdiği bütün dalgalanmaları, değişimleri yaşadım. (A. Ağaoğlu)
– Renk renk elbiseli öbür kadınlar arasında onu modern dünyâdan ayırıyor. (R. H. Karay)
– Ne modern bir görünüş ne tesirli bir alay… (A. Rasim)
– Mümtaz’a göre bunlar eski musikimizin modern duygu ve anlayışla birleştiği taraflardı. (A. H. Tanpınar)
– Oysa modern zamanı, Ortaçağ’da, Antikite’yi Doğu’da aramak daha doğru. (C. Meriç)
– Böyle bir teşekkülün anane ve modern ihtiyaç tarafları birbirinden ayrılır. (P. Safa)
– Şehir modern bir Bâbil’dir, asma bahçeler diyârıdır. (R. H. Karay)
– … şık olmayan her şey merdut olacak ki “modern” yani terakkiyat-ı zamaniyyeye uygun “yeni adam” olabilsin. (A. M. Efendi)
– O ücra bayırlarda yepyeni modern bir sayfiye doğuverdi. (H. Taner)
– Doktor, bu kaplıcada Avrupa su şehirlerinde gibi modern tesisler gerçekleştirmişti. (R. E. Ünaydın)