Baskı; kuvvet ve zor altında bulundurma veya bulunma, tazyik, sulta, bir şey üzerine güç kullanma işi, altına konan maddeyi basıp ezen veya sıkan âlet, bir kumaşın kenar kısımlarının atmaması için içeriye kıvrılıp dikilmesi işi ve dikilen kısım, bir eserin belli bir yer yada zaman veya seferde basılmış olanı, kitap veya gazete gibi tabedilen şeylerin bir defada basılan miktârının tamâmı, basması, tiraj gibi anlamlara gelir. İşte baskı kelimesi ile ilgili cümleler.
– Askeri yönetim, halkı baskı altına almıştı.
– Onunla parka gitmem için baskı yapıyordu.
– Göğsümde müthiş bir baskı. (P. Safâ)
– Lâkin gene de iş bitmiş olmaz, kuruyan kâğıt baskıya konur, bir müddet de burada dinlendikten sonra mührelenerek parlatılırdı. (S. Ayverdi)
– Politik baskıların yanı sıra daha başka yasaklara da bağlıydık. (N. Cumalı)
– Babamın asker olması ciddi bir disiplin ve baskı unsuru gibi gözükse de uzun vadede bunun çok yararını gördüm. (Seninle dergisi)
– Bu gazetenin baskısı yüz bindir.
– Kuvvet baskı hâlini aldı mı kin de büyür. (T. Buğra)
– Eserin hangi baskısını okudunuz?
– Filmin ev sinemasında bulunabilecek şimdiye kadarki en temiz baskısı Criterion tarafından çıkarılmıştı. (Sinema Dergisi)
– Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı. (A. Ş. Hisar)
– Siz bana baskı yaptığınız sürece ben evlenmiyeceğim.
– Yaka baskısını ütüledim.
– Pamuğu azıcık bir baskıyla çuvala teptik.
– Gelecek sene bu gazetenin baskısı 300.000’i bulmalı.
– Eteğin baskısını bitirdin mi?
– Para vermesi için annesine baskı yapıyordu.
– Forvet oyuncularına baskı yaparsak gol yemeyiz.