Şiddet; bir güç, hareket veya kuvvetin derecesi, meseleleri uzlaşma yoluyle değil kaba kuvvet kullanarak halletmeye kalkışma ve bunun için kullanılan kaba kuvvet, sertlik, sıkıntı, zorluk, mihnet, meşakkat gibi anlamlara gelir. Ayrıca şiddet; tabiî hâlinden daha fazla olma, aşırılık, fazlalık demektir. Şiddet mecaz anlamı ise; kaba güç, duygu veya davranışta aşırılık demektir. İşte şiddet kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu yıl kış çok şiddetli geçecek gibi gözüküyor.
– Bazı kişilere aynı şekilde şiddet göstermek gerekiyor sanırım.
– Ve evlilikte vâki olan şiddetleri ve hastalıkları defetmek için… (K. Çelebi)
– Ve hiçbir cânîye de sen kātil imişsin diye mahkeme sırasında şiddet göstermez. (A. M. Efendi)
– Bir garîbe de şudur ki uzun ve şiddetli muhârebeler uzun ve esaslı sulhleri celbediyor. (C. Şahâbeddin)
– Yağmur şiddetini iyice artırdı.
– Mesut Paşa evvelâ büyük bir şiddet gösteriyor, bir hayli donkişotluk ediyor. (R. N. Güntekin)
– Sesinin tonunda siteminin şiddetini azaltan bir yumuşama vardı. (N. Cumalı)
– O zaman zarûrî olarak şiddetli tedbirler başlıyordu. (A. H. Tanpınar)
– Mergup’tan intikam alma düşünceme şiddet verdi. (A. M. Efendi)
– Tren şiddetli kar yağışı yüzünden otuz dakika geç kaldı.
– Çocuklarının felâketini iki kat şiddetle hisseden anneler bu ıztıraplarını çocuklarına fazlasıyle iâde ederler. (P. Safâ)
– Başıma, suratıma, enseme inen şiddetli bir tokat yağmuru başlamıştı. (K. Nâdir)
– Hedeflerine ulaşmak için şiddete başvurmayacaklarını umuyorum.
– Getirilmek istenen kānunlar, şiddet eylemlerinin eriştiği bu noktada elbette yeterli değildir. (N. Ilıcak)
– O akşamki şiddeti, istiğnâsı, tehdîdi hep nazlanmadan ibâret demek oluyor. (H. R. Gürpınar)
– Ulviye hayretini hiddete, şiddete çevirdi. (A. M. Efendi)
– Hatalarına karşı, çocuğa şiddet göstermek en yanlış yoldur.