Yağma; zor kullanarak karşısına çıkan şeyleri alıp kaçma, çapul, talan gibi anlamlara gelir. Yağma mecaz anlamı ise; alınması, ele geçirilmesi serbest bırakılan, gözden çıkarılan şey demektir. Yağma etmek de (bir yerdeki malları) zor kullanarak ele geçirmek, alıp gitmek demektir. İşte yağma kelimesi ile ilgili cümleler.
– Asırlar içinde uğradığı istîlâlar, üst üste yangınlar ve yağmalar şehirde geçmiş zamanların pek az eserini bırakmıştır. (A. H. Tanpınar)
– Kimi diyarda köylünün toprağına sâhip veya halkla birlikte akıncı, fethedici, yağmacıdırlar. (A. Kabaklı)
– Hâinler sayısız ocak yıktılar / Yangında yağmaya, cerre çıktılar. (E. B. Koryürek)
– Yaşanılan yağma, göç, savaş gibi ünsurlar yerleşik hayattaki bir çok devleti etkilerken göçebe olan halklar fazla etkilenmemiştir.
– Dükkanı yağma yeri gibi kullanmaları hiç hoşuma gitmiyor.
– Yağma ve hırsızlıkla güvenlik ve huzuru bozmaktadır. (F. R. Atay)
– Birçok geçit yerlerinde eşkıyalık, yol yağmacılığı, çapulculuk türedi.
– Bu şehirde her gün bir yağma olur.
– Geçtim ben ad u sandan çıktım ben o dükkândan / Hep ırz ile vakārım yağmâdır alan alsın. (N. Mısrî)
– Yağma yapmak insanlık suçlarından biridir.
– Hareketleriniz eşkıyâ hareketleri gibi olmalıdır; vurup kırıp talan edip yağmalayıp geri çekilmek, üssümüze dönmek. (M. N. Sepetçioğlu)
– Asırlar içinde uğradığı istîlâlar, üst üste yangınlar ve yağmalar şehirde geçmiş zamanların pek az eserini bırakmıştır.
– Çünkü aşîret mücâdelelerinin başlıca iki sâikı vardır: Katl-i a’dâ ve icrâ-yı yağmâ (Cenap Şahâbeddin)
– Şehir yağma edildi.