Usanç; usanma duygusu, bıkkınlık, bezginlik gibi anlamlara gelir. Usanç gelmek; usanmak, bıkmak, bezmek demektir. Usanç vermek ise; usandırmak, bıktırmak, bezdirmek anlamlarına gelir. İşte usanç kelimesi ile ilgili cümleler.
– Usançlık getirdim seni şu olur olmaz hareketlerinden.
– Yaşlı gözlerini dâima kovucu, “hoşt” deyici olarak tanıdığı dünyâya son bir usanç içinde yumdu. (R. H. Karay)
– İtiyat bizim gibi adamlara usanç vermez. (P. Safâ)
– Yaptığın şu nazlar bana usanç getirtiyor artık.
– Binlerce kahraman, bu yazın usanç veren günlerini de ateşe, ısınmış demire karşı ve kızgın toprak üstünde geçirecekler. (F. R. Atay)
– Usanç verecek kadar uzun (S. Erol)
– Konakta da eskiye karşı bir bıkkınlık, bir usanç yok değildi. (S. Ayverdi)
– Artık usanç geldi; al ücretini de biraz da var, yeni peydâ ettiğin dostlarını eğlendir. (N. Kemal)
– Efendim, Tanrının günü aynı pilâva kaşık sallamaktan usanç getirmişsindir. (E. E. Talu)
– Kağnılardaki kadınlar da soğuktan ve usançtan nihâyet yere inmişler. (R. E. Ünaydın)
– Çehremde usanç alametlerinin arttığını sezen kâhya sustu. (R. H. Karay)
– Burda gelir insana / Boş günlerin usancı. (N. F. Kısakürek)
– Davranışları artık usanç veriyordu.