Azık; yolculuk sırasında veya dışarıda çalışırken yenmek üzere hazırlanan yiyecek, kumanya, nevâle, yenecek şey, besin, gıdâ, erzak gibi anlamlara gelir. İşte azık kelimesi ile ilgili cümleler.
– Keloğlan kuşağının içinden yufkaya sarılmış, soğanı bol, kıymalı bir azık çıkardı. (F. Celâl
– Anasının akşamdan torbaya koyduğu azığı alıp, erkenden düştü yola.
– Askere giden oğluna yolda yesin diye azık hazırlıyordu.
– Azığını aldı, yine yola atıldı. (Ö. Seyfeddin)
– Nasıl olsa av eti yerim diyerek yanına da hiç azık almamış.
– Yolculuğun ne kadar süreceği belli olmaz o yüzden yanına biraz azık al.
– Venedik gemilerinin ziyâde azık darlığı olup İspanya gemileri bir miktar çürümüş peksimet vermiş idi. (K. Çelebi)
– Azıksız yola çıkarsanız böyle aç kalırsınız.
– Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına. (R. Enis)
– Eğer çocuklarına azık götürmek istiyorsan çalışacaksın.
– Düşman burayı tıkadığı için Turgut’un azığı tükenip kendiliğinden teslim olacağı kanâatindedir. (K. Çelebi)
– Bugünkü azığımızı evde unuttuk.
– Ak memenden emdiceğim azıktır / Tarama zülfünü gönlüm bozuktur. (Karacaoğlan)