Duru; içinde, görünüşündeki açıklığı ve parlaklığı bozan bir şey bulunmayan, karışık ve bulanık olmayan, temiz, saf, berrak, pürüzsüz (ten), sâde, açık (İfâde için), (gök, hava için) bulutsuz ve aydınlık gibi anlamlara gelir. Duru mecaz anlamı da; arınmış, karışık olmayan (dil, üslup) demektir. İşte duru kelimesi ile ilgili cümleler.
– Duru beyaz tenli, möble gibi güzel çehreli bir kız çocuğu inci gibi dişleriyle bana gülümsüyordu. (R. N. Güntekin
– Kuyunun suyu duruydu.
– Karabuğday rengindeki esmer simasının üzerinde bir çift duru bakışlı güvela gözleri vardı. (E. E. Talu)
– Duru su, duru su! Beni de yıka. (B. K. Çağlar)
– Balıkçılar dar duru havanın keyfini çıkaranlar arasındaydı.
– Lavaboların hepsi çok duru ve güzel gözüküyor.
– Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Bu duru havada sokağa çıkmalı.
– Su çok duru olduğu için herkes denize girmeye başladı.
– Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu. (A. Kulin)
– Duru bir üslûp ile herkesi kendine hayran bıraktı.