Sergüzeşt; macera, baştan geçen hâller, serüven demektir. Sergüzeştçi ise; macerâdan hoşlanan, mâcerâcı demektir. İşte sergüzeşt kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu kadının sâde fakat hazin bir sergüzeşti vardı. (R. N. Güntekin)
– Gece ile ışığı ve ışığın çehrelere serdiği mânâyı en iyi anlayanlar ücrâ memleketlerde dolaşan sergüzeştçi yolculardır. (R. H. Karay)
– Senin sergüzeşt dediğin olayı ben her gün yaşıyorum.
– Hikayesinin bu kısmıyla bu kızın şen gözlerinin yaşardığını gören Tevfik, sergüzeştinin başka bir safhasını anlattı. (H. E. Adıvar)
– Her gün bir sergüzeşt yaşamaktan ben de çok yoruldum.
– İnsan kendi memleketinden uzaklaşıp birtakım sergüzeştler geçirmek ister. (R. H. Karay)
– Başımızdan bir sergüzeşt geçti ki şaşırıp kaldık.
– Girdiği sergüzeştin korkunçluğu, acâyipliği ile vücûdunda zevke benzeyen bir heyecanlı ürpermenin dolaştığını duymuştu. (R. H. Karay)