Geçmiş; geçmek işini yapmış veya geçmek işine konu olmuş, (zaman bakımından) geride kalmış, yaşanıp bitmiş, bugüne göre geride kalmış zaman, mâzî, yaşanmış ve bugüne göre geride kalmış olan hayat gibi anlamlara gelir. İşte geçmiş kelimesi ile ilgili cümleler.
– Geçmişini çok kurcaladılar, ama hiçbir bulamadılar.
– Körfez’deki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde. (Y. Kemal)
– Canzi ile tanıştığımı anlatmadan evvel biraz daha geçmişimden bahsedeyim. (S. Erol)
– Hayvan sudan geçmiş, kaçıp gitmişti.
– Perde perde örtülü olan eski bir geçmişten kulaklarına garip bir fısıltı gelmişti. (O. C. Kaygılı)
– Geçmiş günleri düşündüm. (O. V. Kanık)
– Geçmişi hiç de temiz olmayan insanlarla bir arada yaşamak zorunda kaldım.
– Onlar bu davranışlarıyla geçmişte sadece huzursuzluk yarattı. (N. Cumalı)
– Zihnim bulunduğum tepeden daldı geçmişe (Yahyâ Kemal). Ne vefâsız geçmişten hayır var / Ne gelecek imdâda koşar. (C. S. Tarancı)
– Bu eski sesler içinde geçmiş zamanlar uyuyor, uyanıyor, geriniyor, yaşıyor gibidir. (A. Ş. Hisar)
– Bir kimse tövbe ettiği zaman, geçmişini karıştırmak kimsenin haddine değildir.
– Geçmiş günler, geçmiş olaylar kişiliği oluşturur.
– Biz nedense geçmişimizi sevmiyor, unutuyor, kopuyoruz. (B. Felek)
– Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle? (O. C. Kaygılı)
– Geçmişte hayaller kurar ve gelecek hakkında fikirlerimizi paylaşırdık.
– Geçmişimi karıştırma, yoksa bozuşuruz.
– Böyle bir İstanbul tiryâkisi ağzıyle geçmiş zamandan âgaz etsek nasıl olur? (S. Ayverdi)
– Geçmişi kurcalamaya kalkarsan, mevzu derinleşir.
– Aramız iyi değil, onunla bir geçmişim var.
– Köyün hakîkî geçmişi on yıllıktır. (A. H. Tanpınar)
– Onunla bir geçmişimiz var.
– Geçmişi gözden geçirdim medhe lâyık görmedim / Korkulu zulmetlidir müstakbel ahvâlim benim. (K. Rifâî)