Filiz; bir bitki üzerinde yeni süren küçük dal veya yaprak, tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin, cımbar, çıvgın, şıvgın gibi anlamlara gelir. Ayrıca filiz; ocaktan çıkarılan işlenmemiş, başka maddelerle karışık hâlde bulunan, ham maden birleşiği manasına da gelir. Filizlenmek ise; (bitki için) filiz vermek, yeşermek demektir. Filizlenmek mecaz anlamı da gelişmeye, varlığını hissettirmeye başlamak demektir. İşte filiz kelimesi ile ilgili cümleler.
– Filiz veren, kök salan her tohum, büyüyüp gelişmek, meyveye durmak için çabalıyor.
– Sonra daha gür filiz vermeye başlamıştı. (R. H. Karay)
– Bahar ayları, doğanın canlandığı; bunu bizlere yeni filiz veren bitkilerle ve çiçek açan ağaçlarla müjdelediği yenilenme aylarıdır.
– Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. (O. V. Kanık)
– Nice günlerden sonra filiz sürer, çiçek açar, ummadığınız bu zenginlikle sizi şaşırtıverir. (N. Ataç)
– Hayâtımın birçok hâdiselerinde bu tohumun filizlendiğine şâhit oldum. (H. Z. Uşaklıgil)
– Dünyanın en zalim, en canavar ruhlu insanı dahi, tabiatın buradaki mükemmel ahengi karşısında yüreğinde beşeri duyguların filizlendiğini hissetmek mecburiyetinde kalacaktır. (B. Uzuner)
– Bu bitki bir gün filiz verdiğinde o gün mutlu olacağım.
– Bir ağacın kökünden çıkan filizler bile her ne kadar kısırda olsalar, siz şayet onları boş bir toprağa uygunca dikerseniz mahsuldar olurlar. (R. E. Ünaydın)
– Filizlenmek için, tohumların hava ve suya ihtiyacı var.
– Çocukluk, ilk gençlik, ev, ev yemeği, güven, umut, her sabahla yeniden filizlenen düşler. (A. Ağaoğlu)
– Bir tâze biçilmiş ot, bir yeni kopmuş filiz kokusu. (R. H. Karay)
– Bu bitkilerin filizlenmesi an meselesi.
– Geniş çerçevenin kenarını süsleyen filizlerle sarmaşıklara yapışmak istedi. (A. H. Tanpınar)
– Ağaçlar filizleniyor.
– Yeşil çeltik filizleri bir parmak uzunluktaydı. (Y. Kemal)
Filiz gibi deyiminin anlamı
İnce ve güzel vücutlu.
Filiz vermek deyiminin anlamı
* Sürgün çıkmaya başlamak.
* Ortaya çıkmak.