Rezalet; çok çirkin ve utanılacak hal, herkesin duygularını inciten durum veya olay, rezillik, kepâzelik, beğenilmeyen yada hoşa gitmeyen şeyler demektir. Rezâlet çıkarmak ise; utanılacak, hoş görülmeyecek bir durumun meydana gelmesine yol açmak demektir. İşte rezalet kelimesi ile ilgili cümleler.
– Lokantada kendisiyle ilgilenen olmayınca, rezalet çıkarıp gitti.”
– Hayır, bu ilk sarhoşluğumun rezâletini uzun ayların gerisinde yarı unutulmuş hâle getirmedikçe kimse ile yüz yüze gelemem. (Y. Z. Ortaç)
– Neme lâzım, elin sarhoşu ile rezâlet mi çıkarayım. (B. Felek)
– Eğer o adam buraya gelip özür dilemezse ben rezalet çıkarırım.
– Trafik düzeni rezalettir günden güne. (N. Cumalı)
– Efendi, aç kapıyı, rezâlet çıkarmayalım, yoksa vallâhilazim bâb-ı zabtiyeyi boylarsınız dedi. (F. Celâl)
– Ben hayatım boyunca böyle bir rezalet görmedim.
– Bu bir rezâlet ise ancak Dürdâne’yi rezil edecek bir rezâlet. (A. M. Efendi)
– Herkesin önünde rezalet çıkarmayın.
– Yüz bulsa her halde Galata balozları gibi kadın da oynatır, rezâleti büsbütün ayyuka çıkarırdı. (S. Ayverdi)
– Rezalet bir olay yaşandığı için burada her şey yasaklandı.
– Bir dakîkada büyük rezâlet çıkarabilirdim. (R. N. Güntekin)
– Çöpler sokağı pis kokutuyor, bu rezaleti belediye bir an önce buradan kaldırsın.
– Her kadının takdim edilmek için can attığı böyle büyük bir adamla dansı yarıda bırakıp rezalet çıkarmak için insanın aklı kaçık olmalı. (H. E. Adıvar)
– Gördüğü rezâletin, hakāretin üzerine evine gidemedi. (N. Kemal)
– Okulda gidip, rezalet çıkarmaya çalışma.