Yutmak; ağızda olan bir şeyi boğazdan aşağı indirmek, yemek demektir. Yutmak mecaz anlamı ise; inanmak, aldanmak, kanmak, söylemek istediği bir sözü kendini tutarak söylememek, sabretmek, sesini çıkarmayıp susmak, sessizce katlanmak, hazmetmek, iyice yada eksiksiz olarak öğrenmek, hakkı olmayan bir şeyi kendine mâletmek, zorbalıkla almak, ışık, ses gücünü, parlaklığını azaltmak gibianlamlara gelir. İşte yutmak kelimesi ile ilgili cümleler.
– Kızım ağzındaki lokmayı yut öyle konuş.
– Küçük balıklara büyüklerini yutmak iştihâsı verdi. (R. H. Karay)
– Ahmet gülerek hapı alır ve ufacık tâneyi gözle zor görülür bir çabuklukla yutar. (B Fâik)
– Karac’oğlan der ki yemin etmeyim / Ballar yalayıp da ağu yutmayım. (Karacaoğlan)
– Bize numara yapma, yutacak enayi değiliz. (S. M. Alus)
– Bu duygu bana o kadar hakîkî göründü ki lokmayı yutamadım, çıkaramadım ve kıpkırmızı kesildim. (P. Safâ)
– Ülen Ahmet! Altı palamutu nerene yuttun? (B. Felek)
– Ben bu ağır sözleri yutmam.
– Ben bunu düşündükçe yutamıyorum. (A. V. Paşa)
– Bazı heceleri yutuyor.
– Ne zamandır içimden taşıyor taşıyor, fakat yine yutuyor, söylemiyordum. (M. Yesâri)
– Kimseye renk vermemek gayretiyle tekmil teessürâtını yutup hapsetmeye mecbur olurdu. (N. Nâzım)
– Ona verilecek cevap dilimin ucuna geldi ama yuttum.
– Deniz neyi yutmaz? Süprüntü veya çiçek, hepsini… (R. H. Karay)
– Bazen üçer yüz sayfalık iki kitabı birden, yirmi dört saat zarfında hatmedip yuttuğu olurdu. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Gözlerime bak bakayım. Ha şöyle! Ben bunları yutar mıyım sanıyorsun? (R. N. Güntekin)
– Bu sesler arasında gittikçe büyüyen bir uğultu vardı ki her şeyi yutuyor, sayhalar, nâralar bunun içinde kayboluyordu. (M. Rauf)
– Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor. (M. Ş. Esendal)
– Nüfus azalmıştı, köyde ekseriyeti ihtiyarlarla kadınlar teşkil ediyordu. Eseoğlu borç verip yutamadığı için Kumdere’ye garazdı. (Ö. Seyfeddin)
– Bunun mânâsı yutmadık demekti. (R. C. Ulunay)
– Muhakkak alay etmek istiyordu ve bu o kadar aşikâr idi ki tâbîr-i mahsûsuyle yutmadığımı anlatacak bir fırsat kollamaya başladım. (H. Z. Uşaklıgil)