Mükafat; bir başarının, iyi ve güzel bir davranışın karşılığı olan şey, ödül demektir. İşte mükafat kelimesi ile ilgili cümleler.
– Zorluklar içinde okumanın mükâfatını görmüş, iyi bir doktor olmuştu.
– Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum. (Ö. Seyfettin)
– Yaptığınız bu güzel davranış için mükâfatlandırılacaksınız.
– Mükafat kazanmak için hiçbir iş yapmadım.
– On bir öğrenci mükafat aldı.
– Bana gösterdiğiniz sadâkat nasıl sahte ise onun mükâfâtı da öyle sahte olmak lâzım gelir. (F. Reşat)
– ‘Vefa nedir, bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır. (Mevlânâ Celâleddîn-î Belhî Rûmî)
– Son yaptığım satışlardan sonra bana mükafat verdiler.
– Zavallı babam geçirdiği yetmiş senelik azabın mükâfatını görecek.
– Abes sanma cihânı hâzır ol bezm-i mükâfâta / Abes zanneylemek tekvîn-i Hallâk’ı hatâdır hep. (L. Gālib)
– Her insan, bir gün gelecek ve yaptığı iyiliklerin mükâfatını görecek.