Tiksinmek; bir şeyi, özellikle bir yiyeceği iğrenç, kötü ve çirkin bularak yemekten veya dokunmaktan kaçınmak, iğrenmek, bir şey veya kimseyi kötü, iğrenç ve çirkin bularak ondan uzak durmak istemek, içi itmek, nefret etmek gibi anlamlara gelir. Diğer bir ifade ile tiksinmek; bir şeyi, bir kimseyi, bir düşünceyi, bir davranışı vb. kötü, iğrenç ya da aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, iğrenmek demektir. İşte tiksinmek kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bir tiksinme hareketi yaptım, derhal ölüyü rahat bıraktı. (P. Safâ)
– Kuyruklu sürmeler bende evvelâ bir tiksinme hissi uyandırmıştı. (R. N. Güntekin)
– Herkes, körü körüne emrine girdiği bu adama tiksinerek bakıyor. (N. F. Kısakürek)
– Bugünkü garp medeniyetini kendiliğimizden tiksinecek kadar ateşli bir ihtirasla sevmeseydik idrak edemezdik. (Y. Kemal)
– Dürdâne benden tiksinip kaçıyor. (A. M. Efendi)
– İçinde bu adama karşı garip bir tiksinme, çekinme vardı. (S. F. Abasıyanık)
– Beni Sâdeddin kolayca tiksindirebilirdi. (T. Buğra)
– Üç saatlik bir uykudan sonra uyandım, sabah oluyordu. Geceyi tiksinerek hatırladım. (P. Safâ)
– Kızgın kokulu ve ekşi deve etlerine kirli entârili donsuz bedevîler bir akbaba sürüsü gibi saldırıyorlar, öyle didikliyerek, bizi tiksindirerek yiyorlardı. (R. H. Karay)
– Evin kapısından çıkar çıkmaz kendimden tiksinerek sokaklardayım. (S. F. Abasıyanık)
– Son günlerde şaraba vermişti kendini; sevmeye sevmeye, tiksine tiksine içmiş. (M. N. Sepetçioğlu)