Tekebbür; büyüklenme, kibir gösterme, büyüklük taslama, kendini başkasına karşı üstün görme gibi anlamlara gelir. İşte tekebbür kelimesi ile ilgili cümleler.
– Tekebbürün olduğu yerde, imân barınamaz ve imânın bulunduğu yerde de tekebbür bulunamaz.
– Kaplan münâfıklık tekebbür arslan / Nefsimle gazabım ejder ile mâr. (A. Ömer)
– Nefs engeline takılarak ilâhî emre muhalefet etme yolunda ilk örnek şeytan olduğundan, bu tarzdaki bütün fiillerin kaynağını teşkil eden tekebbür (kibirlenme) şeytana izâfe edilmiş ve bu bâbdaki ameller, “şeytanın amelleri” olarak kabul edilmiştir. Mevlânâ, kibir sâikıyla Haktan yüz çevirenleri bu sebeple şeytanın etbâı, yani ona tâbî olanlar şeklinde telakkî ve beyân buyurmaktadır.
– Yeryüzünde tekebbürde bulunanları, (haksız yere böbürlenenleri), ayetlerimden uzaklaştıracağım, (onları anlayamayacaklar). Onlar, bütün mucizeleri görseler, yine de imân etmezler. Doğru yolu görseler, onu yol edinmezler (o yola girmezler). Fakat azgınlık yolunu görseler, hemen onu yol edinirler. Bu durum, onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir. (el-A’raf, 7/146)
– Kalb gözü açılmaya müsâid olanlar, terbiye ve irşâd olunmayı gönülden arzu ederler ve hak yolunda ilerlemek için gayret sarfederler. Fakat bunu arzu etmeyen, inat edip tekebbür gösteren, peygamberlerin telkinlerine kulak vermeyen ve yakîn mertebesine varmak istemeyenler, zulmet ve kasvet içinde kalarak fâsıklaşırlar. Nereye gideceğini bilmeyen şaşkınlardan farksız, zavallı durumlara düşerler.
– Tekebbür, şeytanın lanetlenmesine sebep olan kötü bir duygu değil miydi?.. Kibir ve gururun neticesinde tekebbüre kapılarak, Allah’ın emrine isyan etmişti. Kur’an’da bu husus Allah tarafından şöyle haber verilmiştir; Meleklere: – Adem’e secde edin, demiştik. Hemen secde ettiler. Yalnız İblis diretti, böbürlendi ve inkarcılardan oldu. (el-Bakara, 2/34).