Teganni; nağme ile söyleme, şarkı söyleme, makamla okuma gibi anlamlara gelir. İşte teganni kelimesi ile ilgili cümleler.
– Onların rengi zihnimde eski hâfızların sesiyle tagannî ediyor. (A. H. Tanpınar)
– Develer, güzel ses ve tegannîye meftundurlar. Deve çobanları da, sürülerini hızlandırmak için tegannîde bulunurlar. Buna “Hidâ” veya “Hudâ” denir.
– Kur’ân-ı kerîmi güzel ses ile tecvide göre okumalıdır. Tegannî ile kelimeleri değiştirip nağmeye uydurarak okumak harâmdır. (Abdullah-ı Dehlevî)
– Bir seyahatte Enceşe adlı bir hizmetkâr, tegannide bulunarak develeri hızlandırmıştı. Bunun üzerine Rasûlullah (sav), hızlanan develer üstündeki hanımların zayıf vücutları incinebilir düşüncesiyle, zarif bir teşbihte bulunarak; “Yâ Enceşe! Dikkat et, billurlar, kristaller kırılmasın!” buyurdular. (Buhârî, Edeb, 95; Ahmed, III, 117)
– Ben ve iki kardeşim kilisede teganni ettiğimiz zaman herkes hayranlıkla bize bakar, ebeveynimize adetâ gıpta ederdi. Biz ise bu anda kendimizi adetâ birer küçük kürek mahkûmu olarak hissederdik.
– Fakat ne o ne onun tilmîzi Abdülhak Hâmit kâh âşikâr, kâh kinâyeli olarak tagannî ettikleri vatan acılarını halkın bağrına kadar geçirebildiler. (Y. Kemal)