Sevinç; beklenen veya hoşa giden bir şeyin olması sonucunda duyulan iç ferahlığı, hoşnutluk, memnûniyet, içte duyulan hoşnutluğun dışa vuran belirtisi, sevinme hâli, neşe, coşku gibi anlamlara gelir. İşte sevinç kelimesi ile ilgili cümleler.
– Okul birincisi olduğu kesinleşince, adeta sevinçten uçuyordu.
– Babası yeni telefon almış, sevinçten ağzı kulaklarına varıyor.
– Sınavdan yine tam puan almış, sevinçten ağzı kulaklarına varıyor.
– Tenhâ korular, sevinçli mâzîlere benzeyen gölgeli yollar (…) bana ilâhî bir tesellî füsûnuyle tesir eder. (Ö. Seyfeddin)
– Sınavı kazandığını öğrenince sevinçten deliye döndü bizim oğlan.
– Şu mendilini burnuna tutmuş, sevinç yaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı. (H. Taner)
– Söyleyeceklerimi duyunca sevinçten deliye döneceksiniz.
– Bir gündü, ilkbaharın en sevinçli bir günü. (O. S. Orhon)
– Düğünde, gelin ve damat sevinç gözyaşları döküyordu.
– Golün ardından takım arkadaşlarıyla büyük sevinç yaşadı.
– Artık sevinç gözyaşları dökme zamanı geldi.
– Yaşama sevinci her şeyin yerini tutar. (R. H. Karay)
– Eğer sevinç içinde düğün yapmak istiyorsanız kız tarafını da dinleyin.
– Takdirname eline verilince sevincinden ağzı kulaklarına vardı.
– Gözlerden dökülen sevinç gözyaşlarının sebebi sensin canım.
– Bugün benim en sevinçli olduğum günlerden biridir.
– özlerinden sevinç yaşları dökmüşlerdi. (Ö. Seyfeddin)
– Töreni daha uzaktan izleyen anneler babalar sevinçle el çırpıyorlardı.
– Yanakları sevincinden pembe pembe, dudakları titreyerek tâze, gevrek, billûr sesiyle birteviye konuşuyordu. (R. H. Karay)
– Gözlerimden sevinç gözyaşları süzülüyor, bu ne güzel manzara Allah’ım.
– Dört nala kalktı atım sevincinden. (C. S. Tarancı)
– Benim sevinçli olmam senin için de önemli değil mi?
– Ulviye’de bir sevinç, bir sevinç! (A. M. Efendi)
– Yüzü sevinçten parlıyordu.
– Postacı bir mektup uzattığı zaman şaşkın bir sevinçle yolun ortasında durakladım. (Y. Z. Ortaç)
– İnsan sevdiklerini görünce sevinç dolu oluyor.
– Hayretimin üstüne binen sevincimi taşıyamayacak bir hâle geldim. (P. Safâ)
– Doğum günü hediyesini gören çocuk, sevinçten havalara uçtu.
– İçim sevinç dolu, annemin yanına gidiyorum, öpüşüyoruz. (A. Ağaoğlu)
– Bugün karne alacağımız için çok sevinç doluyum.
– His var mı bu âlemde nekāhet gibi tatlı / Gönlüm bu sevincin halecânıyle kanatlı. (Y. Kemal)
– Bir mesajın gelse de sevinçten havalara uçsam.
– Bu kederi dağıtmak için ha bire sevinçli türküler söylüyordu. (Y. Kemal)
– Sevinçli olup olmadığımı sadece sen biliyorsun.
– Sevinçten havalara uçmak için sonucun açıklanmasını bekliyordu.
– Hasta olunca sevinci kursağında kaldı.