Düğüm; ip, iplik vb. kolay bükülebilen şeylerin kendi üzerine dolanması veya iki ucunun birbirine bağlanmasıyle meydana gelen boğum, ukde demektir. Düğüm mecaz anlamı ise; anlaşılması güç, halledilmesi güç mesele, karışık, çapraşık durum manalarına gelir. Edebi terim olarak düğüm; piyes, roman, hikâye gibi eserlerde çözüme varılmadan önce çapraşık olayların yer aldığı bölüm demektir. İşte düğüm kelimesi ile ilgili cümleler.
– Biz işin daha düğüm noktasını tespit etmiş değiliz ki!
– Bu kadar karışık, bu kadar halli gayrikābil beşerî bir düğüm tahayyül etmemişti. (H. E. Adıvar)
– Ayakkabımın bağı düğümlendi.
– Minâreden minâreye gerilmiş halat üstüne sarkıtılan kandillerin makaralı ipine vurulan düğümler mahyacılığın en müşkül tarafıydı; zîra bu düğümlerin hesâbını şaşırmamak, eksik veya fazla olmamasına dikkat etmek lâzımdı. (S. Ayverdi)
– İp düğüm düğüm olmuş.
– İstanbul tarafından rahatça gelen vâsıtaların Mecidiyeköyü’nde düğümlenip bâzan saatlerce iki taraf trafiğini tıkadığını öğrendik. (B. Felek)
– Bölgedeki insanların hayatı düğüm düğüm olmuş.
– Göğüslerinden çıkardıkları düğümlü mendillerini dişleriyle açarlar. (R. H. Karay)
– Bu düğümü çözmek zor.
– Küpeşte tahtasının deliğinden de geçir, düğüm at. (S. F. Abasıyanık)
– Kimdi bu Geyikli Baba, nasıldı, etrâfına toplanan saf îmanlı insanlara neler öğretirdi, ömrün hangi mechûlünü, hangi düğümünü onlara çözmüştü? Bu hizmetten bize neler kaldı? (A. H. Tanpınar)
– İpliğin ucunu düğümledim.
– Düşüncesi bu noktada düğümleniverince Murat kalbi üzerinde müthiş bir ağırlık duydu. (M. Yesâri)
– Bilgisayarın kabloları düğüm düğüm olmuş.
– İçi ne kadar karışık olursa olsun, bu samimiyet her düğümü çözer. (P. Safa)
– Fakat bu yemeniyi Rus usûlü boynunun altından düğümlemiştir. (R. H. Karay)
– Şimdi mesele düğümlenmektedir. Bu değişik yapıya rağmen Batı’nın reçetelerini aynen Türkiye’ye taşıyalım mı, yoksa yeni yollar arayalım mı? (E. Göze)
– Teşhir kısmında şahıslar tanıtılır, bilinmesi gerekli noktalar eserin iyi anlaşılması için îzah olunur, düğümde de bütün hâdiseler son haddine varan tecessüs ve merâkın merkezi etrâfında toplanır. (F. A. Tansel)
– Nice günler bu şeâmetli ölüm / Oldu çok kimseye bir gizli düğüm. (Y. Kemal)
– Düğüm düğüm olan bu olayı babamdan başkası çözemez.