Müşabih; benzeş, benzeyen, benzer, mümâsil, aralarında benzerlik olan gibi anlamlara gelir. İşte müşabih kelimesi ile ilgili cümleler.
– Mevcut vesîkalara nazaran iptidâ orta oyunundan, odur diyecek kadar müşâbih bir oyundan bahseden Târîh-i Enderun sâhibi Hâfız İlyas Efendi’dir. (S.N. Gerçek)
– Her türlü müşabih hadisede olduğu gibi, izam edilmiş ihtilafı fırsat bilen bazı Hristiyan din adamları, kolay kazanılabilecek bir mevki koparmak gayesiyle körükleyici faaliyetlere girişmişlerdir. (N. F. Kısakürek)
– Hatta bir halıdaki mukabil iki şekilden bile biri diğerine tamamıyla müşabih değildir. (A. H. Müftüoğlu)
– Bu izlerin yakınında bu izlere müşabih iki iz daha bulundu.
– Reng ü bûda zülf-i cânâna müşâbih olmasa / Kim bakar gülzâr-ı dehrin sünbül ü şebbûsuna. (F. Hanım)
– Bütün ömrümce buna müşabih şey görmedim.
– Safîr-i mâra müşâbih dikenli bir rüzgâr. (H. Sîret)