Tuzak; kuşları, vahşî ve yabânî hayvanları yakalamak üzere hazırlanan düzen, dâm demektir. Tuzak mecaz anlamı ise; birini veya bir topluluğu güç duruma düşürmek için kurulan düzen, komplo, birinin oyununa gelmek, kendisi için hazırlanan kötü duruma düşmek gibi anlamlara gelir. İşte tuzak kelimesi ile ilgili cümleler.
– Beni tuzağa düşürdüler.
– Bizi çok defa düşmanların tuzağından bu kurtardı. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Ben ona bir tuzak kurayım da boşanmak istemek neymiş anlasın. (S. Fâik)
– İnsanların zaaflarını kullanarak tuzak kurmayın.
– Selma’nın kurduğu tuzak boşa gitmiş ve işler karışmıştı.
– Sınavdan düşük alması için ona bir tuzak kurmam lazım.
– Sana tuzak kurup paranı elinden almak istiyorlar.
– Tuzak kurarak hayvan avlamak kadar kötü ne var ki?
– Şahsî menfaatinin tuzağına düşmeden vatanın ve îmânın adına yaşayan bir merd-i merdan olmaya bak. (S. Ayverdi)
– Senin kurduğun tuzaklar senin mezarın olacak.
– Yemen yolları uzak / Kurdum yârime tuzak. (Türkü)
– Hırsızlar kendi kurdukları tuzağa kendileri düşmüşler.
– Adam, bunun bir tuzak olabileceğindan şüphelendi.
– … bütün işi pişirmiş, tuzağı kurmuş, son darbeyi indirmek üzere idi. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Bana türlü türlü tuzaklar kurmak peşinde.
– Onun bana gönderdiği mektuplar filan hep tuzak, hep birer şantajdan ibaretti. (O. C. Kaygılı)
– Balık yakalamak için tuzak kurduk.
– Bu millete tuzak kurmak kendine mezar açmaktır.
– Kızlar bu gidişle ya bu çapkınlardan birinin tuzağına düşecekler yâhut adları çıkacak. (R. N. Güntekin)
– Yaptıkları bütün tuzakları boşa çıkaracak bir plan yapıyorum.
– Sana bir tuzak kursak sen o tuzağa düşmezsin ey oğul! (S. Çokum)
– Kuşun tuzaktan kaçması imkansız.
– Tecrübesiz ve toy şehirliye de her kaya dibi bir pusu, her ekin yığını bir tuzak evhâmı verir. (F. R. Atay)
– Ayağıyla tuzağa düşmüştü, ama bunun farkında değildi.