Azamet; büyüklük, ululuk, yücelik, celâl, heybet, debdebe, ihtişam gibi anlamlara gelir. Ayrıca azamet; kibir, gurur, çalım, kurum, tekebbür anlamlarına da gelir. İşte azamet kelimesi ile ilgili cümleler.
– Hak Teâlâ azamet âleminin pâdişehi / Lâ-mekândır olamaz devletinin taht-gehi. (Şinâsî)
– Arkadaşlarımdan ayrılıp onun yanına geçmek azametime dokundu. (R. N. Güntekin)
– Azamet sahibi biri olduğu için herkes ona saygı duyuyordu.
– Şu her tarafından temizlik ve azamet akan şişman adama bile sorabilirdi. (S. F. Abasıyanık)
– Azametli bir şekilde geldi ve yanımıza oturdu.
– Hatta biraz da azametli, kibirli muamelesi bana epeyce garip görünmüştü doğrusu. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Eski azametli bir binanın önünden geçmiştik.
– Kendisi gayet titiz, kibirli, azametli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar imiş. (A. Rasim)
– Azametli bir iş yapmış gibi gerinerek yürüyor.
– Bu resimde Sinan Bey, Fatih’i sert bir cüsseyle oldukça azametli bir şekilde tasvir etmiştir. (Nakkaş Sinan Bey)
– Senin kadar azamet dolu bir insan ben daha önce görmedim.
– Altıncı yüzyılın ilk yarısında ise Toramana’nın oğlu Mihiragula imparatorluk güney kanadının en azametli hükümdarıdır.
– Azametli insanlar her zaman şahsiyetli duruşlara sahip olmuştur.
– Çünkü herkesin aklında hâlâ falancanın ablasının düğünündeki azamet, filanca bayramda falancaların yaptığı muazzam eğlence yaşardı.
– Azametinden geçilmiyor.
– Azametli bir şahsiyet olarak konferans vermişti.
– Şiir yazdıkça azameti artan biri olmuştu.
– Karşımızda son derece azametli bir insan duruyor.
– Azamet sahibi bir insan olduğu için hep sonradan gelirmiş.
– Büyük bir azametle yürüyor.