Yaşlı; yaşı ilerlemiş, görgülü, olgun demektir. Ayrıca yaşlı, (göz için) yaşla dolmuş demektir. Yaşlıca ise, biraz yaşlı anlamına gelir. İşte yaşlı kelimesi ile ilgili cümleler.
– Toplantıya yaşlı başlı kimseler katılmıştı.
– Bastonuna dayanarak kahveye doğru gelen bir yaşlı adamla karşılaşır… (A. K. Tecer)
– Geçmiş zamânın servetinden yaşlıların hâtırasında kalanlardan başka bir mîras yok gibiydi. (A. H. Tanpınar)
– Bu üç yaşlı başlı adam babacan tavırları ile gözümün önüne geldiler. (S. Fâik)
– Yaşlı adam gayet dinç duruyordur.
– Bu yaşlıca bir kadındı. (S. Sezâî)
– Yaşlı adam önünde yürüyen çocuğa bakarak geçmişini hatırladı.
– Gözlerimiz yaşlıdır. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Otobüste yaşlı kadına yer vermeyen gençleri ben de azarladım.
– Gelenlerin en yaşlısı kısrağından inip karşısına dikildi. (R. H. Karay)
– Yaşlı kadın merdiveni çıkarken zorlandı.
– Bu yaşlıları kapısının arkasına yığdılar. (Ö. Seyfettin)
– Yaşlı insanların çoğu kendi işini kendileri de yapamaz.
– Üç şanlı harbin arşa asılmış silâhları / Parlardı yaşlı gözlere bayram sabahları. (Y. Kemal)
– Hıçkırarak yaşlı gözlerini kaldırdı.
– Kendisi de ilkin yaşlı bir kadın almayı düşünmüş idi. (M. Ş. Esendal)
– Yaşlı insanlarla anlaşmak her zaman zor olmuştur.
– Kahveye ikişer, üçer, çoğu yaşlı başlı, mahalleden oldukları hallerinden belli adamlar gelmeye başlar (A. K. Tecer)
Yaşlı adamın yeterince parası vardı.
– Bir yıl var ki bir dul gibi yürek yanık göz yaşlı. (M. E. Yurdakul)
– Bu yaşlılar toplumda her zaman örnek olmaya gayret etmelidir.
– Bizim toplumumuzda yaşlılara hususi bir hürmet vardır.
– Karşıki binânın ikinci katındaki balkona yaşlıca bir kadın birtakım örtüler asıyor. (Ö. Seyfeddin)
– Ben sizi yaşlı başlı bir hoca hanım sanıyordum (R. N. Güntekin)