Taarruz; askerî kuvvetlerin düşman üzerine yaptığı hücum, saldırı, sataşma, ilişme, takılma, tecâvüz etme gibi anlamlara gelir. İşte taarruz kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bîçâre Nerîman bu taarruz-ı küstâhâneden fenâ halde şaşırmıştı. (H. R. Gürpınar)
– Taarruza uğrayan bir palanga hemen işâret topu atarak etrâfındaki kuleleri imdâdına çağırırdı. (Ö. Seyfeddin)
– Taarruz etsek de bir fayda yok belki tehlike var.
– Hüner her âdemin ahlâkını idrâktir yoksa / Tabîat hükmüne karşı taarruz nâ-sezâdır hep. (L. Gālib)
– Gündüzbey şimâlinde sabahtan beri sebat eden ve dümdar olması muhtemel bulunan bir düşman müfrezesi sağ cenah grubunun taarruzuyle gayrimuntazam çekiliyor. (A. H. Tanpınar)
– Bu gece cephede umumi taarruz var. (M. Ş. Esendal)
– Bu ruhta ve bu düşüncede insanların eserlerine şimdi kimler, nasıl ve ne hakla taarruz ediyorlar? (N. S. Banarlı)
– Taarruz etsek de bir fayda yok belki tehlike var
– Herhangi bir devletin İstanbul’a taarruzu artık hatırından geçmiyordu. (Y. K. Beyatlı)
– Çanakkale savaşında ülkemiz taarruza geçmiştir.
– Bir mizah muharriri bir gün bana hoş görmediğim bir tarzda taarruz etmek istemişti. (A. Hâşim)