Hurda; kırıntı, döküntü, ufak, küçük, işe yaramaz duruma gelmiş, onarılamayacak denli bozulmuş, döküntü hâlini almış, parçalanmış, kullanılmaz duruma gelmiş mâdenî eşyâ parçaları gibi anlamlara gelir. Hurda mecaz anlamı ise; elini kolunu kaldıracak hâli kalmamak, hurdalaşmak, bitkin duruma gelmek anlamlarına gelir. İşte hurda kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu televizyonun hurdası çıkmış.
– Arabası çalınmış, çalanlar arabayı hurdaya çevirmiş.
– Bu battallaşmış paslı ve hurda makineyi artık devrin pâdişâhı da eski hâlinde işletemezdi. (S. Ayverdi)
– Altı ayda telefonumu hurdaya çevirmiş.
– Hayâl-i zıl perdesi içinde bir küçük perde daha kurup gāyet hurda tasvirlerle hayâl-i zıl oynatmak onun îcâdı idi. (S. N. Gerçek)
– Bu hurda arabayı kimse almaz.
– Sonra birdenbire duruluvermiş. Oturmuş demir hurdaların üstüne. (N. Hikmet)
– Yanında hurdası çıkmış bir eski püskü sedir. (M. Âkif)
– Bu telefon artık hurdaya dönmeye başladı.
– Evliyâ bu kandiller için, “Hurda dânelerin her biri küçük zümrüt parçaları bir Rum haracı değer” der. (A. H. Tanpınar)
– Çarpışmanın etkisiyle araçlar hurdaya döndü.
– Bisikletim hurdaya dönmüş.
– Hurda demirleri toptan sattık.
– İngiliz şeytanet-i siyâsiyyesi bu uğurda en hurda noktaları bile gözden kaçırmayarak çalışıyor, çalışıyordu. (C. Şahâbeddin)
– Bu araba hurdaya çıkmadan yenilesek iyi olacak.
– En hurda teferruâta kadar inceledi.
– Sele kapılarak hurdaya dönmüş araçların bedeli sahiplerine ödenecek.