İkbal; mutluluk, saâdet, tâlih ve baht açıklığı, parlak ve yüksek mevki, yüksek bir makama ya da iyi bir duruma erişme, daha çok yiyecek içecek için istek veya arzu, yüzünü döndürme, birine yada bir şeye meyletme veya teveccüh etme gibi anlamlara gelir. İşte ikbal kelimesi ile ilgili cümleler.
– Âmâlimiz, efkârımız ikbâl-i vatandır. (N. Kemal)
– Bizim ikbalde olduğumuz bereketli zamanlar. (A. M. Efendi)
– Taht-ı vâlâ-bahta kıldıkta culûs ikbâl ile / Şevk-i teşrîfiyle îd etti cihan ser-tâ-be-pâ. (Fıtnat Hanım)
– Bize mâdem o eylemiş ikbâl / Onu da eyleriz biz istikbâl. (A. Hâmit)
– Yeni Dahiliye Nazırı Zati Beyin yıldızı parladıkça, Zaptiye Nazırı Selim Paşanın ikbali sönmeye yüz tuttu. (H. E. Adıvar)
– Bir uykuyu cânanla berâber uyuyanlar / Ömrün bütün ikbâlini vuslatta duyanlar. (Y. Kemal)
– Siyasî ikbal veya nikbet yellerine göre yön alan bir huy sahibi olduğunu bilirdim. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Ne dem ikbâl-i seyr-i arş-ı ma’nâ eylesem Gālib / Olur her şâhid-i fikr-i selîmim mahrem-i tevfîk. (Leskofçalı Gālib)
– Aşk ile ikbal ile bahtiyar oldum diye / Hangi gafil sevinir, hangi şair yükselir? (E. B. Koryürek)
– İkbal buyurulmaz mı beyim, bir acı kahve? (A. K. Tecer)
– Hiç büyüklerle ülfet etmez, ikbal istemez. (Ö. Seyfeddin)
– Yemeğe ikbal var mı?
– Çaya ikbal yok mu?
– İkbâl etek öpmekle müyesser olacakmış / Ben öyle rezîlâne temennâdan usandım. (M. Âkif)
– Bana yanlış yapanın, ikbalini söndürürüm.
Mutluluk ile ilgili deyimler ve atasözleri
Talih ile ilgili cümleler