Esir; tutsak, kul, köle, câriye, bir şeye aşırı derecede bağlı olan, eskiden para ile satın alınan kimse, savaşta düşman eline düşen kimse, birinin veya bir durumun hükmü ve buyruğu altına girmiş olan, etkisinden kurtulamayacak kadar müptelâ olan gibi anlamlara gelir. İşte esir kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bizi esir etmek için yaptıkları saldırıyı atlattık.
– Sana değerli bir şey vereceğim diye beni esir etti.
– Esir düşmekten kıl payı kurtulduk.
– Ne yazık ki iki asker esir düşmüş.
– Evvelce esir aldığı iki Türk delikanlısını yanına getirtmiş. (Ö. Seyfeddin)
– Bütün gece bizi sıkıcı muhabbetine esir etti.
– Ben sana esir düşmüşüm Leyla.
– Müverrih Grousset, Haçlı seferlerini kımıldatan sebebin, 1071’de Malazgirt’te Türk hâkānı Alp Aslan’ın Bizans imparatorunu orada mağlûp edip esir etmesi olarak gösteriyor. (Y. Kemal)
– Duygularının esîri olmuşsun.
– Ey en küçük heveslerine esir olduğumuz kadınlar. (A. Hâşim)
– Düşmanlar sınır hattını geçtikten sonra birçok askerimizi esir aldılar.
– Eli damgalı esirler kānun yaptı. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Ruhum esir düştü sana, gel kurtar beni.
– Onun güzelliğinin esiri oldular.
– Beyhude ölmektense esir düşüp yaşamayı tercih ettikleri için teslim oldular. (Y. K. Beyatlı)
– Esir olarak yaşamaktansa açlıktan ölmek her zaman daha iyidir.
– Esir olalı kırk seneden ziyâde geçmişti. (Ö. Seyfeddin)
– Esir oldum o güzel yeşil gözlerine.
– Ne efsûnkâr imişsin âh ey dîdâr-ı hürriyyet / Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten. (N. Kemal)
– Savaşta birçok esirin ele geçirilmesi savaşın bütün seyrini değiştirdi.
– Düşman başkumandanı … esir oldu. (A. Gündüz)
– Haraç mezat Rum diyârından getirilen esirler ve esîreler satılıyor. (R. H. Karay)
– Dedem yedi yıl esir yatmış.
– Esîrinim bugün ancak bununla müftehirim. (H. Sîret)
– Esir düşen insanlar genelde psikolojik sorunlar yaşarlar.
– Hürriyetini bulmuş bir esir gibi. (A. Hâşim)
– Esir yatmamak için canla başla mücadele ettik.