Medrese; ders okutulan, İslâm dîninin koyduğu esaslara uygun olarak eğitim öğretim yapılan yer, mektep, fakülte yada kendine has bir mîmârîsi olan, üstü açık veya kapalı geniş bir avlu çevresinde talebelerin yatıp kalkması, ders çalışması için inşâ edilmiş odalardan meydana gelen yapı demektir. Diğer bir ifade ile medrese; İslâm ülkelerinde ve bilhassa Osmanlı Devleti’nde tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, tıp, târih, astronomi, edebiyat, dil bilgisi, felsefe, mantık, matematik gibi ilimlerde akademik seviyede öğretim yapan yatılı yüksek öğretim kurumu demektir. İşte medrese kelimesi ile ilgili cümleler.
– Kadılar, medrese tahsîli görüp icâzet alarak mülâzemet edenlerden tâyin edilirlerdi. (İ. H. Uzunçarşılı)
– Böylece de çeşmesi, sebîli, imâreti, medresesi, meydanı, ağacı ve çarşısıyle mahalle (…) bir bütün olmuştur. (S. Ayverdi)
– Yanımızdaki bina medrese olarak kullanılacakmış.
– Başlangıçta bütün eğitim faaliyetlerinin yapıldığı kurum olan medreseler, Tanzimat Döneminde yeni mesleki okulların açılması ile sadece din eğitimi verilen okullar haline getirildi.
– Daha medresede mini mini bir çömezken sipâhî, yeniçeri bölümlerinin bu nârâyı bastıklarını işitirdi. (Ö. Seyfeddin)
– Bizim medresede böyle şeylere izin vermezler.
– Geceleri de ya bir cami ya da bir medrese köşesinde kıvrılır yatarmış. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Kardeşim bu sene medreseye gitti.
– Medrese eğitimi almadığım için fazla bir bilgim yok.
– Bu medreselerin, derneklerin, vakıfların eğitimi kaç sene sürmektedir?
– Mektep medrese görmüş adamsın, sana danışayım dedim.
– Ayrıca İzzeddin Keykâvus şehrin dışında bir de medrese yaptırmıştı. (A. H. Tanpınar)