Kapı; bir yere girilip çıkılırken içinden geçilen yer, giriş çıkışı sağlamak için bir yere yerleştirilen, tahta yâhut demirden iki veya tek kanatlı açılır kapanır düzen demektir. Ayrıca kapı; hizmetçi, uşak, ahçı vb.nin çalıştığı ev, geçim sağlamak için çalışılan iş yeri, gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân demektir. Kapı mecaz anlamı ise; makam, huzur gibi anlamlara gelir. İşte kapı kelimesi ile ilgili cümleler.
– Sen hep işleri yumurta kapıya gelince mi yaparsın?
– Oğlum derdimize derman ararken yanlış kapı çalmışız demek.
– Meğer biz yanlış kapı çalmışız.
– Kondu, namussuz, yağlı kapıya, diye, hasedini belli ediyordu. (H. Taner)
– Herkese nasip olmaz öyle yağlı kapıya konmak.
– Evine yeni kapı taktırdı.
– Dilin anlatım olanaklarının sınırlarını genişleterek okurlarına yeni dünyaların kapılarını açar.
– Açık artırmada kapı bir milyon liradan açıldı.
– Kapı kapı dolaştı, ne var ki bir iş bulamadı.
– Yardım kuruluşlarına kurban eti toplamak için kapı kapı gezdim ve hayır işledim.
– Kapı komşum öyle iyi bir insan ki.
– Onun kapısında büyümüştü, ona bu kötülüğü nasıl yapmıştı aklı almıyordu.
– Sabahtan akşama kadar belki kapısını aşındıranlar elli altmışı bulur.
– Bırak o dış kapının mandalını.
– Kim takar senin gibi dış kapının mandalını.
– Hükümet kapıları halka açık kılınmalıdır.
– Övünüp durma, bilgine bakılırsa sen o okulun arka kapısından çıkmışsın.
– Çocuk düştükten sonra masayı ortadan kaldırıyorsun. At çalındıktan sonra ahırın kapısını kapatsan ne fayda.
– Yanlış insanın kapısını çalmamaya dikkat edin.
– İşin içinden çıkamayınca babasının kapısını çalmaya karar verdiler.
– İskele memurluğu isteyen işçiler hep benim kapımı çalıyorlar. (M. Ş. Esendal)
– Bir yere giderken kapı baca açık mı diye bakmalısın.
– Kapı baca açık, evdekiler nereye gitmiş acaba.
– Ben de bu evin insanıyım, beni kapı dışarı edemezsiniz!
– Sizin hepinizi kapı dışarı edecekler. Çünkü kaçak işçiye memlekette iş yok. (M. İzgü)
– İçlerinden biri atından inerek celladın burnuna kapı gibi bir fermanı dayadı. (İ. O. Anar)
– Karşımızda kapı kadar bir adam belirdi.
– Yeni evinin pencereleri kapı kadar büyüktü.
– Rumeli’de bıraktığı çiftlikleri de anlattıktan sonra yaptığı kapıyı kâfi gördü. İşlere geçti. (Ö. Seyfettin)
– Anahtar bendedir. Onlar sonra kapıda kalırlar. (M. Ş. Esendal)
– Fakat görücüleri de kapıdan çevirmeyi doğru bulmuyordu. (H. E. Adıvar)
– O kapı senin bu kapı benim, akşamı eder.
– O kapı senin bu kapı benim bir şeyler satmaya çalışıyoruz.
– Durup dururken kendimize masraf kapısı açtık.
– Ekmek parası kolay kolay kazanılmıyor.
– O dükkân benim ekmek kapım, asla satmam, satamam onu!
– Banka tıkır tıkır işlemekte, üstelik kasabanın yeni yetmelerine ekmek kapısı olmaktadır. (T. Buğra)
– Dükkânımız küçük ama ne yapalım ekmek kapımız.
– Tek ekmek kapısı buydu, onu da kapattılar.
– Orası bize bir ekmek kapısıydı.
– O fabrika kaç kişinin ekmek kapısı biliyor musun?
– Elbet bize de bir ekmek kapısı açılır.
– İste burasida benim ekmek kapım.
– Bu kadar kesin konuşmayalım, açık kapı bırakalım da iyi düşünebilme fırsatları olsun.
– Onunla asla barışmayacağını söylese de aslında açık kapı bıraktı.
– Hemen olumsuz cevap verme, açık kapı bırak.
– Çok net konuştu, hiç açık kapı bırakmadı.
– Sana hata yapanları asla affetmeyeceğini söyleme, her zaman bir açık kapı bırak.
– Bize açık kapı bırakmadı ki gidip izin isteyelim.
– Bu konu için açık kapı bıraktı, ileride tekrar bahseder.
– Onunla asla barışmayacağını söylese de aslında açık kapı bıraktı.
– Açık kapı bıraktım,belki gelirsin diye.
– Annesi ile tüm bağını koparmayıp açık kapı bıraktı.
– Bence bu kadar kesin konuşmayalım, açık kapı bırakmakta fayda vardır.
– Bize açık kapı bıraksaydı bunların hiçbiri yaşanmazdı.
– Annemi babamla barışmayacağını söylese de açık kapı bıraktı.
– Evlenme teklifimi hemen reddetme, açık kapı bırak.
– Olumsuz cevap vereceğine, açık kapı bıraksaydın.
– Onlara yine de bir açık kapı bıraktım.
– Bütün kavgalı olaylarımıza rağmen yine de ona açık kapı bıraktım.
– Sen hiç açık kapı bırakmadığın için bu olay kolay kolay düzelmez.
– Eğer aranız düzelsin istiyorsan açık kapı bırakmak zorundasın.
– Böyle davranmak kötülüklere kapı aralamak olur.
– İlk görüşmemizde bir kapı aralamaya çalıştık.
– Tarihin gerçeklerine uzanan bir kapı araladık.
– Bu gece çok hayırlı bir oluşuma kapı araladık.
– Ahmet için yüreğinde bir kapı araladı.
– Deplasmanda üç gol atan Türk takımı, turun kapısını araladı.
– Bütün insanlar için bir kapısını aralar.
– Bilgi almak için kulağının kapısını araladı.
– Verdiği fikirler, planlarımız hakkında kapı aralamamızı sağladı.
Kapı ile ilgili deyimler ve anlamları
Kapı ile ilgili atasözleri ve anlamları