Maskara; tuhaflıklar yaparak çevresini eğlendiren, sevimli, güldürücü, şaklaban, hoş, karnaval maskesi, kirpik boyası, rimel gibi anlamlara gelir. Ayrıca maskara; şeref ve îtibârını ayaklar altına alıp gülünç duruma düşmüş kimseler için şerefsiz, onursuz, haysiyetsiz, soytarı, rezil, kepaze manasına da gelir. İşte maskara kelimesi ile ilgili cümleler.
– Kim düşmanının maskarası olmak ister ki…
– Ekranlara çıkıp, milyonlara maskara oldu.
– Bu yaştan sonra çoluk çocuğa maskara oldu.
– Eskişehir’i düşürüp dosdoğru Ankara’ya gireceklerini böbürlene böbürlene îlân ettiler; o yaman darbeyi yiyince de afalladılar (…) cihan güldü, maskara oldular. (Y. Kemal)
– Beni maskaraya almaya çalışıyorlardı.
– Sınıfta öğrencisinin maskarasını çıkarması, bir öğretmene yakışmaz.
– Teklîfinizi kabul edebilmek için âleme maskara olmayı göze almış olmalıyım. (A. M. Efendi)
– AVM içinde arkadaşının maskarasını çıkarmaya çalıştı.
– Akşam akşam çocukların maskarası olduk.
– Kral Gonaris ve Papulos işi harben bitiremediler, büsbütün maskara ettiler. (Y. Kemal)
– Sevimli kedi yavruları, parktaki çocukların maskarası olmuştu.
– Bırak şu maskarayı.
– Maskara ettin beni o şuh kadına. (E. B. Koryürek)
– Makyaj diye kendini maskaraya çevirmiş, bir de fotoğraf paylaşıyor.
– İflas edince, alacaklıları maskaraya çevirdi.
– Kim kazanmazsa bu dünyâda bir ekmek parası / Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası. (M. Âkif)
– Çocuk bir maskara satın aldı.
– Beni, on bir yaşında çocuğun önünde maskara etti.
– Muhsin Çelebi, her türlü zilleti hazmederek ikbal tepelerine tırmanan maskara harislerden (…) nefret ederdi. (Ö. Seyfeddin)
– Hazır yemeğe tamah edip insanların maskarası olmanın âlemi var mı? (H. Taner)
– Dünkü çoluk çocuğa maskara etti bizi.
– Sonra tafsîlâta geçerek on iki tâne olan bu kolların (…) onuncusunun maskaralar, on birincisinin rakkaslar, on ikincisinin muhtelif oyunlar oynayan mukallitler olduğunu kaydediyor. (S. N. Gerçek)
– Şu kendini bütün memlekete maskara eden münevver züppenin eksik tarafı millî şuurdan başka nedir? (O. S. Orhon)
– Şu yaştan sonra kendini ele güne maskara etti.
– Görseniz ne maskara şey!
– Bir pâdişâhın gāyet maskara, mukallit bir nedîmi varmış. (F. Reşat)
– Çocuklar bu bisikleti maskara etmiş.
– Güzelim pastayı maskara ettiniz.