Sert; kesilmesi, kırılması, çizilmesi ya da çiğnenmesi güç olan, yumuşak olmayan, kolayca eğilip bükülmeyen, esnekliği az olan, katı, pek, soğuk ve şiddetli, güçlü, kuvvetli, zorlu, incitici, kırıcı, keskin, sinirli, öfkeli, hiddetli gibi anlamlara gelir. İşte sert kelimesi ile ilgili cümleler.
– İnadını sürdürünce sert çıkmak zorunda kaldım.
– Biraz sert çıkınca her şeyi anlattı.
– O da benim gibi sert adımlarla yürüyor. (R. H. Karay)
– Evin önündeki ağacın kabuğu çok sertti.
– Fakat çarıkları yeri sarsıyor gibi boğuk ve sert basan kadın koştu. (R. E. Ünaydın)
– Sert kereste zor işlenir.
– Yapraklar (…) bana doğru uzanan azim bir elin sert parmakları gibi göründü. (A. Hâşim)
– Bu yemek çok sert olmuş, tam pişmemiş.
– Sert rüzgârda bulunduğumuz tepenin yassı şekli (…) tam bir gemi küpeştesi hâlini aldı. (A. H. Tanpınar)
– Sert konuşmaya başladı aynalar. (C. S. Tarancı)
– Sert bir koltuğa oturduğumuz için her yerimiz ağrımaya başladı.
– Sonbahar havası serttir. (A. Gündüz)
– O zamâna kadar aralarında bir sert kelime bile teâtî edilmeyen Bihter’le Nihal… (H. Z. Uşaklıgil)
– Yüzü pek sertti, kalbi çok yumuşak. (O. S. Orhon)
– Bu yastık neden bu kadar sert?
– Aşağı katta yemek odasının önünden geçerken sert ve yüksek sesli bir münâkaşa duydum. (P. Safâ)
– Sert, yayvan tandır ekmeğine alışmıştı. (R. H. Karay)
– Sert yay güç gerilir.
– Yüzü her vakitkinden daha sertti. (Ö. Seyfeddin)
– Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı. (M. Ş.Esendal)
– Bir eski eğri kılıç öyle sert çelikten ki. (O. S. Orhon)
– Zaten Atatürk’ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar? (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Katı yürekli muhâfızların sert gözleri altında uyuyordu. (Y. Kemal)
– Sert kabuklu yemişleri çok ayrı severim.
– Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi. (M. Ş. Esendal)
– Gāyet sert, gāyet titiz, gāyet sinirli bir adamdı. (Ö. Seyfeddin)
– Geç farkettim taşın sert olduğunu. (C. S. Tarancı)
– Ve dikkat ettim; sert onbaşılar daha ziyâde seviliyor. (C. Şahâbeddin)
– Sert bir elma aldığım için yerken çok ses çıkartıyor.
– Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor. (T. Buğra)
– Bu yerin havası nebâtî usârelerin hafif, sert ve yeşil tebahhurâtıyle meşbû idi. (A. Hâşim)
– … sarardı, dudakları titredi ama adam sert bir davranışla kadehi kadının eline tutuşturdu. (H. E. Adıvar)
– Âbide-i temeddün harp dedikleri sert kaya üzerindedir. (C. Şahâbeddin)
– Ahmet çok sert bir çocuktur.
Sert ile ilgili deyimler ve anlamları
Sert ile ilgili atasözleri ve anlamları