Feraset; anlayış, seziş, sezgi, zeka, zihin uyanıklığı, bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti, hemen anlama, bir insanın ahlak ve davranışını yüzünden anlamek hali demektir. İşte feraset kelimesi ile ilgili cümleler.
– Ferasetli bir babam olduğu için çok şanslıyım.
– Zelîha, bahsin ağırlığını tebessümüyle hafifleştirmek ferâsetinde bulundu. (R. H. Karay)
– Aşk nâmesi ha? –Abla be, çok ferâsetlisin sen, tam öyle! (T. Buğra)
– Diplomatça bir ferasetle söylemek istediğini anlayıveriyordum.” (Aka Gündüz)
– Feraset sahibi olmak olayların neden ve sonucunu çok iyi değerlendirmek anlamına da gelir.
– Çok ferasetli valimiz de buna benzer öğütlerde bulunmuştur. (K. Bilbaşar)
– Kurban olayım ferâsetine şâir. (T. Buğra)
– Bir insanın hayatında feraset onu en iyi yerlere de getirebilir.
– Müminin ferâsetinden sakınınız, çünkü o aziz ve celil olan Allah’ın nûru ile bakar. (Hadis)
– Kendisi feraset sahibi biri olduğu için herkes ona akıl danışır.
– Bu kurnaz ve umur görmüş devlet adamı genç ve ferâsetli komşusunun tavsiye, teklif, hatta tehditlerine muhâtap olmaya can atardı. (S. Ayverdi)
– Feraset sahibi olan kişi lafı çabuk anlıyor.