Geniş; kendi ölçülerine veya alışılmış ölçülere göre enli olan, vüs‘atli, vâsi, alanı büyük olan, çok yer kaplayan, içine çok şey alabilen, dar olmayan, kısıtlı olmayan, yetecek kadar çok olan, büyük bir alana yayılmış olan, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın, belli bir sınırı aşacak güce sâhip, sınırlı ve kısıtlı olmayan, ihâtalı gibi anlamlara gelir. Geniş mecaz anlamı ise; olur olmaz şeylere aldırmayan, kolay kolay tasalanmayan, ferah demektir. İşte geniş kelimesi ile ilgili cümleler.
– Geniş gönüllü olmak benim için o kadar kolay değil.
– Olayları bu kadar geniş karşılamasına anlam veremiyorum.
– Aldırma, geniş ol ağabey, bizim bacaklar gaz pedalıyle frene alışıktır. (B. Fâik)
– Şu sınavlar geçsin, geniş bir nefes alacağız.
– Kredi ödemeleri bu ay bitiyor, inşallah geniş bir nefes alacağız.
– Dünya nîmetlerinin eksikliği, onun geniş anlayışında akisler ve davranışlar yaratmıyordu (Sâmiha Ayverdi)
– Böylece Anadolu’da Horasanlı Baba İlyas’la başlayan geniş köylü hareketiyle ahilik teşkîlâtı onun etrâfında birleşir. (A. H. Tanpınar)
– Oldukça geniş bir yol olduğu için araçlar rahatlıkla yollarına devam edebiliyorlar.
– Harem ağaları yetişip de duyup öğrendiklerini nefes nefese anlatınca üstlerinden bir değirmen taşı kalkmış gibi hepsi geniş bir nefes alır. (E. C. Güney)
– Bu vahim skandalı, bu mahdut dışarlık çocuğu niçin bu kadar geniş karşılıyordu? (R. N. Güntekin)
– Mâlûmâtınız şaşırtıcı denecek derecede geniş ve derin. (R. H. Karay)
– Almanya artık ne Alman nüfûsuna, ne Alman mahsûlâtına kifâyet edebilecek kadar geniş değildi. (C. Şahâbeddin)
– Bunlar hayâtı etrâfımızda serbest bırakan geniş, lâkayt dostlardı. (A. Hâşim)
– Devlet desteğiyle petrol çıkarma ve işleme kapasitesinin genişletilmesi, 1976-82 arasında Meksika’da ham petrol üretiminin üç kat artmasını sağladı.
– Besbelli geniş, olabildiğince umursamaz görünmek istiyordu. (A. İlhan)
– Geniş bir masa bulursak on kişilik yer ayırtalım.
– Daha sonra sıkıntı çekmemek için hesâbı geniş tuttum.
– Geniş iş alanları sağlandı.
– Geniş salonları, geniş evleri severim.
– Bizans saraylarından kız alan, felâket anlarında bu saraylarda misâfir edilen Selçuk sultanları birçok meselelerde geniş düşünceli idiler. (A. H. Tanpınar)
– Geniş omuzlu, orta boylu, düşük bıyıklı, esmer bir adamdı. (Ö. Seyfeddin)
– Bu ağaç, bir geniş bostan duvarının dış tarafında idi. (O. C. Kaygılı)
– Bu halı bu odaya çok geniş geldiği için değiştirmek istiyoruz.
– Saraya geniş bir kapıdan giriliyormuş.
– Büyük Saray 1752’de Bartolomeo Rastrelli tarafından genişletildi.
– Geniş, bomboş bir taşlığın serin, rutubetli küf kokusu duyuldu. (P. Safa)
– Kılavuzum, “Köprülü’nün kütüphânesindeyiz” diye fısıldayınca geniş bir nefes aldım. (C. Meriç)
– Sonuna vardığım çölden geniş / Ayaklarıma açılan umman. (O. V. Kanık)
– Şehre Ulahya’dan geniş ölçüde muhâcir getirilmişti. (S. Ayverdi)
– Tepesi sivri, altı geniş çamlardan birinin önünde durup anlattı. (A. Hâşim)
Geniş ile ilgili deyimler ve anlamları
Geniş ile ilgili atasözleri ve anlamları