Kuruntu; olmayacak bir şeyin olacağı sanısına kapılma, bir konuyla ilgili kötü ihtimalleri akla getirip tasalanma, yersiz ve yanlış sanı, düşünce, evham, vehim, işkil, vesvese gibi anlamlara gelir. İşte kuruntu kelimesi ile ilgili cümleler.
– Çocuk on dakika gecikti diye kuruntuya kapılma, az sonra gelir.
– Yaşlı adam, borçları yüzünden kuruntuya kapılmış.
– Yüz karalığı olmaktan Allah koruya diye kuruntuyla yerinenlerin velvelesi göklere çıkıyordu. (S. Erol)
– Bu davranış yersiz kuruntuların tam bir panzehridir. (H. Taner)
– Şevket’te hissettiği fevkalâdelik belki kendi kuruntusu idi. (R. N. Güntekin)
– Sözü dinlenmeyen bir siyasi liderin kuruntusu seziliyordu. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Bir gün evvel kuruntularım yüzünden kendisiyle bütün alâkalarımı inkâr etmeye kadar vardığım bu köşk o gün beni her dakîka sevindiriyordu. (P. Safâ)
– Gene ne kuruntular yaptın? (P. Safâ)
– Evlenmek kuruntusu ile satılmaya giden iki mahalle kızı sol tarafta. (A. Gündüz)
– Realite bu idi ve kalanı hep kuruntulardan ibâretti. (A. Gündüz)
– Kaç kereler kocasına bu kuruntusundan bahsetmiş. (H. Z. Uşaklıgil)
– Böyle konuşup da kadını kuruntuya düşürme.