Zayıf; canlıların vücudunda, derisi altında yeterince eti ve yağı bulunmayan, sıska, cılız demektir. Ayrıca zayıf; görevini yada işlevini yapacak ölçüde gücü olmayan, yeterli maddî ve fizikî gücü olmayan, güçsüz, sağlam ve dayanıklı olmayan, sâhip olması gereken nitelikleri taşımayan, zaaflarına karşı koyamayan, irâdesi gerektiği kadar güçlü olmayan, güvenilir olmayan, sağlam ve tatminkâr olmayan, etki alanı az olan, yoğun olmayan, okullarda ortanın altında olan ders notu gibi anlamlara da gelir. İşte zayıf kelimesi ile ilgili cümleler.
– Son günlerde doğru dürüst yemek yemiyorsun, zayıf düşeceksin diye korkuyorum.
– Zayıf damarını bulursak istediğimizi yaptırırız.
– Senin zayıf damarını bulmaya çalışıyorlar, dikkatli ol.
– Bu kez zayıf damarından yakalandı, kurtulması çok zor.
– Benim en zayıf tarafım bu idi. (P. Safâ)
– Benim de içimde korkular büyüyordu ve doktora kuvvetli tesellîler isteyen sualler sorduğum halde zayıf vaatlerden başka bir cevap alamıyordum. (P. Safâ)
– Zayıf noktasını bulursak, istediğimizi yaptırırız.
– İmparatorluğu, gösterişi heybetli olan ve fakat içi oyulmuş bir çınar gibi zayıf düşürmüştür. (A. Kabaklı)
– Kendisini en zayıf yerinden yakalamak istediğinden şüphelenir gibi. (R. N. Güntekin)
– Leylâ’yı öteden beri tâkip eden zayıf ahlâklı bir şahıs bu saâdetten kendisine de bir pay çıkarmak istiyor. (R. N. Güntekin)
– Güya bu sene biraz zayıf düşmüşüm. (R. N. Güntekin)
– Zayıf damarından yakalamış ki sesi çıkmıyor.
– Göz yaşları ve çektiğim işkence bu zayıf vücûdu her gün biraz daha eritmekteydi. (K. Nâdir)
– Radyoda uzak bir istasyonun zayıf sesini duydu.
– Çok zayıf olduğu için bazı iş sahalarında yetersiz kalabilir.
– Meşrûtiyet esâsen orduyu zayıf düşürmüştü. (S. Ayverdi)
– Sesim zayıf, pürüzlü çıkıyordu. (K. Nâdir)
– Muhalefeti hep zayıf düşüren, muhalefeti hep hedefinden uzaklaştıran kusur, ondaki bu sonsuz kanma ve aldanma huyudur. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Senin zayıf noktanı bulmaya çalışıyorlar, dikkatli ol.
– Zayıf insanlar genelde çelimsiz olurlar ve bir iş yapamazlar.
– Zayıf ve uydurma bir âşık bu cevaba karşı perişan olurdu. (A. Gündüz)
– Mümkün olsa bütün vatan kardeşlerime şu zayıf vücûdumu siper edeceğim. (N. Kemal)
– Seni zayıf damarından yakalamaya çalışıyorlar, dikkatli ol.
– Son zamanlarda yakalandığı hastalık yüzünden çok zayıfladı.
– Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım. (S. M. Alus)
– Takım zayıftı, yenildi.
– Ahmet Bey, oğluna karşı çok zayıf.
– Fizik dersinden zayıf aldım.