Bir ressamın duvar üzerine yaptığı resme duvar resmi denir. Ama eğer üzerine resim yapılan duvarın sıvası henüz kurumamışsa yapılan resim «fresk» olur. Freskte boyalar harcın içine karışır, birlikte kuruyup sertleşir. Dünyaca ünlü resimlerin tıpkı basımlarına baktığınızda, bunlardan bazılarının, örneğin Michelangelo’nun yapıtlarının birçoğunun duvar resimleri olduğunu anlayamazsınız. Avrupa’da büyük resimler yüzyıllarca duvarlar üzerine yapılmıştır. Duvar üzerine resim yapmanın en çok kullanılan ve bilinen yöntemi “fresk”tir. Fresk, “taze” anlamına gelen İtalyanca fresco sözcüğünden türemiştir. Fresk yapma tekniği çok eskiçağlardan beri bilinmektedir ve Rönesans döneminde özellikle İtalya’da yaygın olarak kullanılmıştır. Freskler yeni sürülmüş yaş duvar sıvası üzerine, yalnızca su ile ya da su ve kireç ik karıştırılan boyalarla yapılır. Islak sıvanın içindeki kireç, boyayla karışır ve sıva kuruduğunda boya duvar yüzeyinin bir parçası olur. Sıva boyayı emdiği için, freskin ömrü, üzerin yapıldığı duvarın ömrü kadar uzun olur. İtalya’da bu yöntemle yapılmış 500 yıllık ço güzel freskler vardır.
Fresk yapmanın en zor yanı, boyanın sıva henüz yaşken sürülme zorunluluğudur. Duvar resimleri geniş bir alan kapladığından, ressam sıva donmadan ancak sınırlı bir bölgeyi boyayabilir. Bu yüzden yalnızca bir günde boyanabilecek kadar bir alanın sıvasını yapmak gerekir. Boya bir kez sürüldükten sonra, değiştirilmesi ya da düzeltilmesi olanaksızdır. Fresk kuruyunca renkler soluklaşır, bunun için de bir gün önceki renklerin aynısını tutturabilmek büyük hüner ister. Bu zorlukların üstesinden gelmek için, İtalyan ressamlar freske başlamadan önce yapacakları resmi dikkatle tasarlardı. Önce, yapacakları resmin tam boyutlarında bir taslak hazırlayarak bu taslağın ana çizgilerini sıvaya geçirirlerdi. Böylece sıva kurumadan hızla boyama şansını elde etmiş olurlardı.
Freskte tonlar açıktır, yani renkler koyu ve parlak değildir. Bu yüzden gölgelemenin yarattığı derinliği yakalamak oldukça zordur. Bu yalın ve soylu sanat Rönesans döneminin kilise ve saraylarının büyük duvarlarını süslemek için özellikle uygundu. Michelangelo’nun yanı sıra Giotto, Raffaello, Piero della Francesca (yaklaşık 1410-92) gibi büyük ressamlar da bu yöntemi kullandılar. Çağımızda ise en çok tanınan fresk ressamı Meksikalı Diego Rivera’dır.