Üç yüzyıl boyunca Avrupalı denizciler, güneyde olduğu gibi, kuzeyde de Amerika’nın Atlantik ile Pasifik arasında meydana getirdiği uzun engelin çevresinden dolaşmak imkânını veren geçitler bulmaya çalıştılar. Kuzeybatı Geçidi, Avrupa ve Kuzey Atlantik açısından, Arktik Okyanusu’ndan Büyük Okyanus’a, Kuzey Amerika’nın kuzey kıyılarında, Kanada Arktik Adaları üzerindeki su yollarından oluşan bir deniz yolu rotasıdır.
Güneyde Macellan, 1520 de ilk geçidi buldu. Ama, oradan geçmek için, Antarktika buzlarına kadar yolculuk yapmak gerekiyordu. Acaba kuzeyde, daha kısa bir yol yok muydu? Kâşifler, işte bu «Kuzeybatı geçidi»ni bulmak üzere harekete geçtiler.
Toscan Verrazano, 1523 yılından itibaren, kuzeye doğru çıktı ve aşağı yukarı Saint – Laurent’a ulaştı. 1535 yılında Jacques Cartier, sonra da 1608 yılında Samuel Champlain, Hindistan’a giden kestirme bir yol bulmak umuduyla, bu büyük nehri akış yukarı çıktılar. Ne yazık ki, karşılarında deniz yerine göller buldular. Şu halde daha da kuzeye gitmek gerekiyordu. Hudson da, 1606 yılında bunu yaptı; ama bugün adını taşıyan uçsuz bucaksız körfezde, adamları tarafından terkedilerek kayboldu.
Ross kardeşler 1822 yılında Hudson körfezini aştılar. Ve 1850 yılında Mac Leere, Victoria toprağına ulaşarak, yolun yarısını katetmiş oldu. Artık, Amerika kıtasının kuzeyinde bir deniz yolunun varlığı kesinlik kazanmıştı. 1903 yılından 1906 yılına kadar süren uzun bir yolculuğun bitiminde, ve kutup buzları üzerinde amansız kışlar geçirdikten sonra, Norveçli Roald Amundsen ve altı arkadaşı, Gja adlı 22 metre boyunda, küçük bir yelkenliyle, nihayet Alaska’da, Bering boğazındaki Nome limanına ulaştılar. Böylece Kuzeybatı geçidini ilk fetheden, Roald Amundsen oldu.