Parmak; insanlarda ve kimi hayvanlarda ellerin ve ayakların son bölümünü oluşturan, uzunca, boğumlu, oynak ve genellikle tırnaklı organların her biri demektir. Ayrıca parmak; bir tekerleğin merkezinden çemberine değin uzanan çubukların her biri, inç, eni bu organ kadar olan, bir işe karışmış olma ilgisi, arşının yirmi dörtte biri, koyu sıvılara daldırıp çıkarıldığında bu organa bulaşan miktar kadar olan gibi anlamlara gelir. İşte parmak kelimesi ile ilgili gerçek, yan ve mecaz anlamlı cümleler.
– Uzun, sinirli parmakları locanın kenarında uzanmış, boksörün kulağını koparıyordu. (R. Nuri Güntekin)
– Hele geçen gün o Meşincioğlu Kerim Bey’e yaptığın işe parmak ısırdım. (R. Nuri Güntekin)
– Bu küçük beldede kocaman işler göreceğini, herkese parmak ısırtacak eserler çıkaracağını zannediyordu. (R. Halit Karay)
– Ne istersin çocuk, çocuktan? dedi. Daha parmak kadar, kemikleri kırılacak, öyle ince. (O. Kemal)
– Değneği iki parmak kısaltmalı.
– Bu arada benim öteden beri gözüme çarpan bir noktaya şimdi parmak basacağım. (B. Felek)
– Bir parmak bal yedim.
– Bu işte onun parmağı var.
– Ücret artışı konusuna parmak basmak kimsenin aklına gelmemişti.
– Ben bu dileğin altına bilmem kaç kuruşluk pul yapıştırtıp, binlerce yurttaşa parmak bastırtıp yirmi metre uzunluğunda bir dilek kâğıdı olarak size sunabilirdim. (N. Hikmet)
– Yaptığım tatlıyı görünce parmaklarını ısıracaklar.
– Parmak kadar çocukla iş yapılır mı?
– Parmak kaldırarak söz istemeyi öğrenin artık!
– Eskiden liseyi bitiren parmakla gösterilirdi.
– Artık çevresinde parmakla gösterilen biri olmuştu.
– İbrahim, çevresinde parmakla gösterilen bir adamdı.
– Böreği değil, parmaklarımızı yedik âdeta.
– Makarna o kadar güzeldiki parmaklarımı yedim.
– Her işe burnunu sokma, satış işine de parmak atmaya kalkma.
– Köşeyi dönüşte, parmak kaldı karşıdan gelen araca çarpıyorduk.
– Senin gibi örnek insanlar parmakla sayılacak kadar az.
– Parmakla sayılacak kadar az olduğundan uzman doktor bulamıyoruz.
– Bu şehirde böyle güzel mekanlar parmakla sayılacak kadar az.
– Bizim bakkal hâlâ parmak hesabı yapıyor.
– O otomobiller artık parmakla gösteriliyor.
– O, çevresinde parmakla gösterilen bir adamdı.
– Parmaklarımı yedim, çok lezzetliydi.
– Sınıfta takdir belgesi alanlar parmakla sayılır.
– Bal tutan parmağını yalar.
– Kar iyice bastırdı, parmaklarım çivi gibi oldu.
– Parmaklarım çivi gibi oldu, eldivenlerimi giymem lazım.
– Karnemdeki notları görünce, parmağı ağzında kaldı.
– Beni parmağında oynatamayacaksın alçak herif.
– Kadın, kocasını parmağında oynatıyor.
– Bu işte senin parmağın yoktur umarım.
– Araba kullanmak benim için çocuk oyuncağı, parmağımın ucuyla çeviririm.
– Güzel saz çalar, parmağının ucuyla çevirir.
– Araba kullanmak benim için çocuk oyuncağı, parmağımın ucunda çeviririm.
– Sen de o kızı parmağına dolamışsın.
– Yardım etmek için parmağını bile oynatmadı.
– Beni dövdüler ama o parmağını bile oynatmadı.
– Parmağını yaranın üzerine bastın, ben de onu söylemek istiyordum.