Cidal, lügat olarak ce-de-le kökünden gelir ve sağlam olmak, sert olmak, ipi sağlam bükmek, örgüyü iyi düğümlemek gibi mânâlara gelir. Cedelleşmek; husumeti şiddetli olmak, şiddetli kin gütmek ve tavizsiz nefret etmek anlamlara gelir. Cidal Türkçede; sözle mücadele, ateşli konuşma, niza, kavga, münazara, münakaşa, tartışma, savaşma, cenk, ağız kavgası, çekişme ya da cedelleşme gibi kelimelerle tarif edilir.
Cidal kelime itibariyle; başkasının sözüne itiraz edip onunla mücadeleye tutuşmak, galip gelmek için gerekirse içindekinin aksini söylemek, yersiz ve hedefi belirsiz tartışmalara girişmek, sürekli başkalarıyla uğraşmak, söz kavgası yapmak ve üstün görünmek için çekişip durmak gibi anlamlar ihtiva etmektedir.
Cidal kelimesi ile ilgili cümleler
– İnsan aklı almayacak kadar uzun ve kanlı bir cidal. (Hâlide E. Adıvar)
– Ne cidâl isterim ne câh ararım. (Muallim Nâci)
– Bu cidal bizim için bir zafer olmak zorundadır.
– Ankara’nın toprakları cidal zeminlerine yakışır çetinliktedir. (Rûşen E. Ünaydın)
– Tarihte bir uzun bir müddet cidal ile kök söktürmüş bir milletiz.
– İzhâr-ı kîn şiâr-ı dil-i zârımız değil / Ağyâr ile cidâl bizim kârımız değil. (Nâbî)
– Senin de içinde bulunduğun bir cidali kazanmıştık.
– Nihâl’e bir kelime daha söylemek, mevcut olmayan bir cidal zemîni yaratmak demektir. (Hâlit Z. Uşaklıgil)
– Zülfün gehî cîm eder ü gâh dâl eder / Bildim benimle ol gözü mestim cidâl eder. (Rûhî-i Bağdâdî)
– Falan senin hakkında nâ-sezâ söz söyledi, ben onunla cidal ettim. (Âlî Mustafa Efendi)
– Onun büyük vatanperver olması için açık ve müspet bir cidale razı olması şarttı. -H. S. Tanrıöver