İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük Peygamber, Hz Muhammed (s.a.v.)’in doğum günü yani 2024 Mevlid Kandili 14 Eylül Cumartesi gününü 15 Eylül Pazar’a bağlayan gecede idrak edeceğiz.
Mevlid sözlükte; doğmak, doğum vakti, doğum günü, doğum yeri ve doğum zamanı demektir. Ayrıca ‘doğuş’ manasına gelen ‘vilâdet’ kelimesi de mevlid yerine kullanılır. Mevlid-i Şerif ise Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in doğumu manasına gelir.. Yani Şerefli Doğum, Kutlu Doğum anlamına gelir. Halk arasında mevlit, mevlüd, mevlüt olarak da söylenmektedir.
Rasulullah (s.a.s.), Fil yılında, Rebi’ülevvel ayının on ikinci pazartesi gecesi dünyaya gelmiştir. Bu, miladî takvime göre, 571 yılının Nisan ayının yirmisi olarak hesaplanmıştır. Onun doğduğu ev, Beytullah’ın doğusundaki Safa tepesinin yanında Mevlid sokağı diye adlandırılan yerdedir.
Peygamberimizin dünyaya teşrifini (doğum gününü) kutlamak için Mevlid Kandilini kutlarız. Mevlid Kandili’ni de; mevlid okuyarak, Kuranı Kerim okuyarak, dua ederek yani kısacası ibadet ederek kutlarız.
Mevlid okuma, okutma gibi Kutlu Doğum’la alâkalı olan faaliyetler farz, vacip ve sünnet gibi yapılması dinen yapılması gereken vazifeler kategorisinde değildir. Ancak, o mübarek gün ve geceler münasebetiyle bir kere daha Efendimiz’i (sallallahu aleyhi ve sellem) yâd etme, çok değişik hayırlara vesile olabilir. Mevliddea; Allah’ı anma, Peygamberimiz’e övgü ve O’na salât u selam vardır. Allah’ı anmak, ayetin ifadesiyle “En büyük fazilettir” (Ankebut, 29/45) Peygamberimiz’e salat u selam göndermek, onu övmek ise şu ayetin hem zahirinden hem de işaret ettiği manalardan anlaşılır: “Muhakkak ki Allah ve melekleri, Peygambere salat ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na salat edin ve tam bir içtenlikle selam verin.” (Ahzab, 33/56) Buradaki salât, Allah’ın, Peygamberini rahmetine mazhar etmesi, O’nun şanını yüceltmesi demektir. Bizim salâtımız ise, Peygamberimiz için duadır. Salat u selam, bir sünnet olup Peygamberimize olan biatimizi, O’na tabi oluşumuzu yenilememiz demektir. İşte mevlid vesilesiyle biz bu sünneti işlemiş, O’na tebaiyetimizi bir kez daha tekrarlamış oluyoruz.
Peygamber Efendimizi övmek ve O’nun şefaatine nail olmak maksadıyla Rasûl-ü Ekrem hayattayken bile şiirler yazılmış, kasideler söylenmiştir. Meselâ Ka’b b. Züheyr, İnsanlığın İftihar Tablosu’nun huzurunda O’nu övmüş ve Allah Rasûlü tarafından tebrik edilmiş, teşvik görmüştür. Hassan bin Sabit de şiirleriyle Peygamberimiz tarafından iltifata mazhar olmuştur. Efendimiz’in karşı çıkmadığı, sükût ettiği işlere de sünnet denir. Dolayısıyla, Efendimiz’i övücü sözler söylemek, şiirler okumak da sünnet ya da en azından mendubdur.
Bediüzzaman hazretleri, “Cenâb-ı Hak bu âdeti ebede kadar devam ettirsin ve Süleyman Efendi gibi Mevlid yazanlara rahmet etsin, yerlerini Cennetü’l-Firdevs yapsın.” demekte, mevlidinin halkın kabulüne mazhar olduğunu beyan etmekte ve “Mevlid-i Nebevî ile Mi’raciyenin okunması, gayet faydalıdır ve ümmet tarafından güzel görülen İslâmî bir adettir. Müslümanlar arasında gayet hoş ve tatlı bir sohbet vesilesidir. Hatta iman hakikatlerinin hatırlatılması adına çok şirin bir derstir. Bunların daha da ötesinde; mü’minlerin kalplerinde iman nurunun, Allah sevgisinin, Peygamber aşkının tutuşması için çok tesirli bir vesiledir.” şeklinde takdirlerini dile getirmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Doğduğu Zaman Neler Yaşandı?
Dünyanın doğusunu ve batısını aydınlatan bir nur görüldü. Sâve Gölünün suları bir anda çekiliverdi. Ateşe tapanların bin yıldır aralıksız yanmakta olan ateşleri hiç sebepsiz sönüverdi.
Asırlardır kupkuru olan Semâve Vadisi, seller altında kaldı. Gökyüzünden onlarca yıldız kaydı. Kisrâ’nın saraylarından ondört burc kendiliğinden yıkıldı. Kâbe’deki putların pek çoğu baş aşağı devrildi.
Şeytân, ölesiye çığlık kopardı. Daha ne gizemli olaylar iç içe ve peş peşe yaşandı. Nasıl yaşanmasındı ki Kâinatın Efendisi, İnsanlığın İftihar Tablosu Hz. Ahmedi Mahmudu Muhammed Mustafa (sas) dünyaya teşrif ediyorlardı. Bütün varlık O’nu ayakta karşılamıştı.
Doğum ânı öncesi hanei saadetleri nurla doldu, yıldızlar evin üzerine salkım salkım dökülecekmiş gibi aktı. 96 Seher vaktiydi. Bir ara Âmine validemizin kulağına müthiş bir ses geldi. Korkudan eriyecek gibi oldu. Bir de ne görsün? Bembeyaz bir kuş peydahlandı ve yanına geldi; sonra da kanatlarıyla Âmine’nin sırtını sıvazladı. Ne korku kaldı, ne kaygı. Yine doğum öncesi başka bir nur gözüktü. Âmine’ye bu nur ile Şam’ın saray ve köşkleri gösterildi. Kendisine ak bir kâse içinde şerbet sunuldu. İçer içmez de muhteşem bir nur bulutu kendisini sardı.
Tam o esnada mukaddes doğum gerçekleşti. O sıra ebesi Şifa Hatun gizemli bir ses duydu: Allah’ın rahmeti, Onun üzerine olsun! diye. Hattâ Rum diyarının bazı sarayları bile görünmüştü kendisine. Maşrık ile mağrib arası nurlara boğulmuştu. Annesinin anlattığına göre: Doğuda, batıda ve Kâbe’nin üzerinde bir bayrak gördüm. Doğum tamamlanmıştı. Yavruma baktım, secdedeydi. Parmağını da göğe kaldırmıştı. Hemen bir ak bulut inip onu kapladı. Şöyle bir ses işittim: ‘Doğuları ve batıları dolaştırın, deryaları gezdirin. Tâ ki mahlukât Muhammed’i ismiyle, sıfatıyla, sûretiyle tanısınlar!’ Biraz sonra da bulut gözden kaybolup gitti.
Hz. Âdem’den başlayarak devirlerden devirlere, aileden aileye intikal ede ede gelen o Biricik Nur, artık vücud sahnesinde varlık bulmuştu.
Efendimiz’in Allah’ın ilk yarattığı şey, benim nûrumdur dediği kendi Nur’u, beden giymiş, görünür hâle gelmişti. Her çocuk doğunca yere düşerken, o ise ellerini yere dayamış, önce secde edip sonra da başını ve parmağını semaya kaldırmıştı.
Doğduğunda sünnetli ve göbek bağı kesilmiş vaziyetteydi. Sırtında, iki kürek kemiği arasında, tam kalbinin hizasında peygamberlik mührü Hâtemi Nübüvvet vardı. Dedesi Abdülmuttalip adını Muhammed koymuştu. Övülen demekti. Zira onu Allah övmüştü; melekler, insanlar ve cinler de övecekti.
Sonra o Nur topunu alarak Kâbe’ye götürdü ve Allah’a duada bulundu: Bana bu temiz çocuğu ihsan eden Allah’a hamdolsun! dedi. Nasıl ki insanlara ve cinlere sonsuz mutluluğun yollarını gösterecek Nebi dünyaya teşrif edince bütün varlık ayağa kalkmıştı. Teşrifinden asırlar sonra da Doğdu ol saatte ol Sultânı Dîl / Nûra gark oldu semâvât ü zemîn S.Çelebi deyince mevlidhânlar, benzeri bir heyecanla Mü’minler Hoş geldin ey Kutlu Nebi! mânâsına ayağa kalkmaya devam ediyorlar. Bir edep anlayış ve göstergesi olan bu hürmet ve tazimlerini, O’na arz etmeye çalışıyorlar…
MEVLİD KANDİLİ İLE İLGİLİ HABERLER
Mevlid kandilinde yapılması gerekenler
En Güzel Mevlid Kandili Mesajları 2024
Mevlid Kandilinde Okunacak Dualar / VİDEO
Mevlid Kandili Mesajları kısa ve öz
Mevlid Kandili nedir niçin kutlanır
Mevlid Kandili ile ilgili güzel sözler
Mevlid Kandili Nedir? İşte Mevlid Kandili hakkında bilgi
Mevlid Kandili nasıl ihya edilir?
Mevlid Kandili Duası Dinle / Yazılı ve Video