Namüsait; müsait olmayan, uygun olmayan, elverişsiz, uygun ve hazırlanmış vaziyette bulunmayan gibi anlamlara gelir. İşte namüsait kelimesi ile ilgili cümleler.
– Siz Sebati Beydeki azme bakın ki böyle namüsait iklimde dahi çiçek yetiştiriyor. (Haldun Taner)
– Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. (Atatürk)
– Bölgenin iklim özelliğinden kaynaklanan sürekli yağışlar aşınmayı arttırarak erozyon tehlikesini sürekli gündemde tutmaktadır. Ayrıca bu yağışlar rölyefteki engebe ve toprakta ki namüsait yapı ve doku ile birleşince ilçenin her köşesine can ve mal kaybına müsebbip olan sürpriz sel ve heyelanlarla karşılaşmak mümkün olmaktadır. Nitekim 12 Kasım 2001 ve 23 Temmuz 2002 felaketleri bunun sadece acı iki örneğidir.
– Eğer namüsait bir durum oluşursa hemen benimle de irtibata geçin.
– Havanın namüsait şartlarını fırsat bilen teröristler 3 evladımızı şehit ettiler. (Süleyman Soylu)
– Bu iş yerinde namüsait şartlar altında üretim yapmamız mümkün değil.
– Tüm namüsait şeraite rağmen Batı yayılmacılığına karşı Türklerin kazandığı zafer ondaki esarete başkaldırı ateşini daha da körükledi.
– Namüsait şartlar altında bu işlerimizi devam ettirmeye çalışıyoruz.
– Kurtuluş savaşından beri en namüsait şartları yaşıyoruz.