Müyesser; kolay olan, kolaylaştırılmış, kolaylıkla ortaya çıkan, kolaylıkla ortaya çıkmak, kolaylıkla gerçekleşen, kolaylıkla elde edilmek, nasip olmak gibi anlamlara gelir. İşte müyesser kelimesi ile ilgili cümleler.
– Dediğim gün şoförün yanına yerleşmek çok şükür bana müyesser oldu (Refik H. Karay).
– Kābil mi ki onsuz saâdet ve zafer müyesser olsun? (Yâkup K. Karaosmanoğlu)
– Bu sözün tam manasını verebilmek kimseye müyesser olmamıştır. (N. F. Kısakürek)
– Küre-i arzı bir köy şekline sokan şu medeniyet-i sefihe ile gaflet perdesi pek kalınlaşmıştır. Ta’dili, büyük bir himmete muhtaçtır. Ve keza beşeriyet ruhundan dünyaya nazır pek çok menfezler açmıştır. Bunların kapatılması ancak Allah’ın lütfuna mazhar olanlara müyesser olur. (M.N.)
– Hak sübhânehû ve taâlâ hazretleri cümlemize güzel sonlar müyesser eyleye (Kâtip Çelebi)
– Hz Muhammed (s.a.v), Mekke fethine giden ordunun başında bulunuyordu. Zafer müyesser olup da devesinin üzerinde Mekke’ye girerken, başını Yüce Rabb’ine karşı tevâzû ile o derece eğmişti ki, sakalının uçları neredeyse devenin semerine değmekteydi.
– İnşaallahü teala, cenab-ı Hak Mısır’ın fethini sana müyesser edecektir. Allahü teâlânın bütün sevdikleri seninle berâberdir.
– Allâh Teâlâ, Bedir’de fetih ve zafer müyesser kılınca, onların her biri, bir veya iki deve ile döndüler, elbiseler giydiler ve karınlarını doyurdular.
– Hak Taâlâ Moskov’un fethin müyesser eyledi (Âşık Ömer)
– Cenâb-ı Hak, cümlemize, Kurʼân ve Sünnetʼin kıymetini lâyıkıyla idrâk edip aklımızı ve kalbimizi bu iki menbaın tefekküründe derinleştirebilmeyi ve ilâhî hikmetlerden hisseler alabilmeyi nasip ve müyesser eylesin.
– Böyle müyesser mi gazâ her kula / Haydi levent asker uğurlar ola (Mehmet Âkif – Ö.T.S.)
– Bu vazifenin ifasi ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim. (M. K. Atatürk)
– Cenâb-ı Hak hepimize yüce bir tefekkür ufku lûtfeylesin! Kur’ân, insan ve kâinâtın sır ve hikmetlerini ibret nazarıyla okuyarak kalben dirilmeyi bizlere müyesser kılsın!
– Yâ Rab çerâğ-ı devlet ü bahtın münevver et / İki cihanda gönlü murâdın müyesser et (Bâkî)