Müşahede sözlükte; gözlem, gözlemlemek, (bir şeyin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi), bir şeyi gözle görmek, şahitlik etmek, seyrederek anlamak, seyretmek; gözlem sonucunda varılan görüş, kanaat, teşhis gibi anlamlara gelir. Tasavvufta ise müşahede, kalp ile görmek, yaratanı yaratılmışta Hakk’ı halkta görme, her zerrede Cenâbı hakk’ın varlığına şâhit olma demektir. İşte müşahede kelimesi ile ilgili cümleler.
– Bu hastalığın gösterdiği çeşitli araz üzerindeki sayısız müşahedelerim bana bir nevi pratik ihtisas temin etmişti. (R. N. Güntekin)
– Yaşanan hüzünlü günlerin bir mükafatı olarak Miraç gibi bir iltifatla kim bilir ne göz alıcı, gönül yakıcı manzaraları müşahede ettirecekti.
– Her şeyiyle o güne kadar bildiği alemin yabancısı bu dünyayı dikkatle müşahede ediyordu.
– Pek çok insan uyanıkken, başkalarının uykuda gördükleri cinsten, yani rüya cinsinden hadiseleri yaşar ki, buna müşahede diyoruz. Rüyalardakine benzer şekilde ruh, Misal Alemi’ne girer ve burada bazı tecrübeler yaşar, bazı gerçeklere muttali olur. Bu hal, sadık rüyalara benzerse de, rüya uykuda iken görülmesine karşılık, müşahede uyanıkken görülür. (Ali Ünal)
– Dem-i visâlde hoştur ruhun müşâhedesi / Ale’s-sabâh verir seyr edince âb-ı safâ (Rûhî-i Bağdâdî)
– Zîra müşâhede rûhun salâtıdır; onlar müşâhedelerinin devâmında nefisten ve sıfatlarından ve meşhutları olan mâsivânın kâffesinden gāip olurlar (Ahmet A. Konuk)
– Merkebin şâyân-ı dikkat zekâsı hakkında mütehassısların müşâhedeleri günden güne çoğalıyor (Ahmet Hâşim)
– Bu nokta tecrübî müşâhede metotları ile tespit edilmiş bulunmaktadır (Ergun Göze)
– Pansumanımı yapan eczâcı bedbin müşâhedelerini benden gizlemedi (Peyâmi Safâ)
– Paşanın karar vermekte tereddüt ettiği meseleler üstünde konuşurlar ve Zekiye Hanımefendi mülâhaza ve müşâhedelerini çekinmeden söylerdi (Sâmiha Ayverdi)
– Gerçek tefekkür, insanı çirkinliklerden güzelliklere, hırstan zâhidlik ve kanaate sevk eden tefekkürdür. Bu öyle bir tefekkürdür ki insana müşâhede ve takvâ hâli kazandırır.
– Bu ilm-i nefis keşf ü müşâhede ilmidir, bahs ü mukāvele fenni değildir (Naîmâ)
Zikrin hakîkati, gaflet meydanından müşâhede ufkuna yükselmektir.
– Müşâhede (…) eşyâyı ahadiyyet-i Hakk’a delil bulmak ve eşyâda Hakk’ı görmektir (Istılâhât-ı Meşâyih)
– İnsan, başta kendisi olmak üzere göklerde ve yerdeki canlıların her şeyleriyle Allah Teâlâ’ya muhtaç olduğunu devamlı müşâhede etmelidir.
– ûfîlerden biri, “Vecd, Hakk’ı müşâhede makāmına yükselme derecesinde O’nun kuluna verdiği bir müjdedir” demiştir (Taarruf Terc.)
– Rabbimiz, insanın kâinâtı boş ve kavrayışsız bir nazarla değil; hikmeti idrâk edecek bir dirâyet ve basîretle müşâhede etmesi lâzım geldiğini ifâde eder.
– Ahmed Vefik Paşa’nın mezarının bakımsız bir halde olduğunu müşâhede etmiş (Burhan Felek)
– Doktor, iki saat müşahede altına aldı.
Müşahede etmek: 1. Görmek. 2. Gözlemlemek.
Müşahede altına almak: Sürekli gözlem altında bulundurmak.